28 Mayıs 2009 Perşembe

Melekler ve Şeytanlar



Melekler ve Şeytanlar filminin bir kısmı Roma'da çekilmişti ve geçen hafta filmin Roma premiere'i için Tom Hanks, Ewan Mc Gregor ve tüm ekip oradaydı.

Manchester United da bu galaya hoş bir espriyle katılmak istedi heralde..

adidas F50 Ignite - Every Team Needs a Spark

Krampon savaşının galibi Messi'nin ilk kez dün gece giydiği adidas F50i oldu..Kampanya görselleri oluştu bile..





Campeone!


Barcelona zaten maça 1 - 0 önde başladı. Bir takımın Şampiyonlar Ligi Finali gibi tarihi bir geceye home forması yani herkesin onları bildiği tanıdığı klasik formasıyla çıkması önemlidir.

Manchester United "Kırmızı Şeytanlar"dır. Futbolcuları klasik kırmızı formayla sahaya çıktıklarında kendilerini daha iyi hissederler , taraftarlar da..Keza Barcelonada parçalı bordo mavi formasıyla kazınmıştır dünya futboluna..Bu maçta piyango Manchester'a vurmuştu. "Şeytanlar", "Melekler" gibi çıktı sahaya bembeyaz..Santrada Barcelona 1 - 0 öndeydi zaten parçalı klasik formasıyla..


Dünkü yazımda Alex Ferguson'un Pep Guardiola'ya tecrübesiyle ağır bastığını söylemiştim. Bir kez daha gördük ki akıl yaşta değil başta , keramet de futbolculardaymış. Barcelona her şeyiyle ağır bastı dün gece. Manchester United bir Şampiyonlar Ligi finalinde düşülmeyecek hallere düştü. İkinci yarı bir 20 dakika dalga bile geçti Barcelona. Hiç top vermeden sürekli bir akış halinde oynadılar. İngilizler anlamsızca adam kovalamaktan yorulup maçı bıraktılar. Alex Ferguson, Cristiano Ronaldo, Rooney hepsinin gururu incinmişti , sinirleri ve hazmedemediklerini her hareketleriyle gösterdiler.


Maçtan önce bütün dünya Messi mi Ronaldo mu diye tartışıyordu. Tabii ki Messi ama bence Xavi ve İniesta..Bu adamlar orta sahada lime lime futbol dokuyor , oyunu işliyor, rakibi bitiren pas trafiğini onlar şekillendiriyor.



Guardiola da abarttı biraz , insan ilk sezonunda herşeyi kazanırsa sonraya heyecanını nasıl taşıyacak di mi!!


Bu sene İspanya'da Katalanlar şov yapacak, onlar eğlenecek, onlar konuşacak..

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Bir Başka Final


Şampiyonlar Ligi Final maçı dünyanın en çok izlenen spor etkinliği. Yani, spor markalarının veya sporu pazarlama iletişim aracı olarak kullanan markaların mesajlarını en çok kişiye duyurabilecekleri, en yaygın reklamı yapacakları olay..Onlar da bir yıldır ürünlerini , kampanyalarını, lansmanlarını, sponsorluk sözleşmelerini bu gala maçına göre yapıyorlar. Bu maçta en son ve en gelişmiş ürünler ilk kez ayaklarda olacak ,sezon kampanyaları ilk kez ekranlarda dönecek, markalar da kendi aralarında yarışacaklar.

Messi adidas'ın futbol yüzü ,
Ronaldo Nike'ın ikonu ,
Eto'o Puma'nın en büyük yıldızı ,
Henry ve Giggs de Reebok'ı temsilen yarışmaya katılıyorlar.


adidas, hem F50i Tunit kramponlarının Cyan renkli en son versiyonunu ilk kez sahalara Messi ile bu maçta çıkaracak hem de yeni futbol kampanyası "Her Takımın Bir Kıvılcım'a ihtiyacı vardır"'ın dünya televizyonlarında lansmanını yapacak. Kampanyada Messi'ye Zinedine Zidane eşlik ediyor.

Cristiano Ronaldo Nike Vapor Superfly ile ;
Henry ve Giggs de Reebok'ın en son kramponu Instante ile ilk kez boy gösterecek.
Eto'o ise Altın sarısı Puma King Gold ile oynayacak.

Bakalım bu savaştan kim galip çıkacak..

Final Countdown - Rome 2009


Çok güzel oldu finalin aktörleri..

Oscar Töreni'nde En iyi erkek oyuncu ile En iyi kadın oyuncu ödüllerini alan iki oyuncunun oynadığı yılın en iyi filmini izleyeceğiz sanki..

Yönetmen de önemli tabii. Bu maçın yönetmeni Sir Alex Ferguson olur , Guardiola da parıldayan yeni nesil yardımcı yönetmen. Sir, yarı finaldeki Chelsea-Barcelona eşleşmesini mutlaka baz alacaktır, Hiddink'in Barca'yı nasıl kitlendiğini ve bu sezon bunu yapabilen tek takım olduğunu da hesaba katacaktır. Orta sahada Barcelona'nın yoğun ayağa kısa pas trafiğini bozacak, sürekli topun oynanabileceği alanlarda kalabalık duracak ve yaratıcılığa imkan vermeyecek.


Guardiola ise Cristiano Ronaldo'yu ancak kademeli bir savunma ile kitleyebilir , O'nun dışında tüm birebirlerde Ronaldo ezer geçer..Eto'o United'ın fizikli savunması ile boğuşurken Henry ,Inıesta, Messi ve Xavi de O'nun açtığı kanallardan geçmeye çalışacak.

Gönlümde Barcelona , mantığımda Manchester önde gidiyor..

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Alkışlar Sana!


Respect listesinin en üstüne , hem de altın harflerle yazılı O'nun adı..

GaLatasaray'ın UEFA kupası'nı kazandığı sezonun Şampiyonlar Ligi gruplarındaki Hertha deplasmanındaki golü ve o golün sevinci hafızalardaki en son Galatasaray formalı hatırası.


Muhteşem oyun zekası ve hırsı ile gittiği her takımda kendisi için özel bir yer bulmuş , taraftarların gönlünü her memlekette, her dilde kazanmayı başarmış uluslararası bir futbol efsanesi O..NBA'de olsa formasını asıp kaldırırlardı..Türkiye'de olsa jübile bile yapmazlardı..

Blackburn'de de hak ettiği saygı ve sevgiyle uğurlandı en azından..
Yolun Açık Olsun Tugay..

24 Mayıs 2009 Pazar

Wolfsburg - Anadolu Ateşi


Türkiye'de Sivas'ın ucuna gelip de yapamadığını Almanya'da Wolfsburg yapmayı başardı.

İlginç bir sezon oldu Alman futbolu için..Yeni teknik direktörü Klinsmann'la bir türlü istediklerini yapamadı Bayern. Daha sezon başından itibaren hep kötü gittiler..Ligin ilk devresini de Hoffenheim lider bitirmişti zaten , ligi de Wolfsburg aldı. Bayern hiç lider olamadan Bundesliga'nın bir sezonu bitti, Şampiyonlar Ligi'nde de Barcelona'dan tarihi bir yenilgi aldılar..


Wolfsburg'a gelince..Gerets Galatasaray'a gelmeden önceki sezon Wolfsburg'u çalıştırıyordu. O sezon da ligin bir bölümünü süper bir performansla önde götürmüşler ancak sonra pilleri bitmişti. O günlerden beri takip ettiğim, iyi futbolunu hep sürdüren bir performansları vardı..Ama esas efsaneyi geçen sezon başı transferinde yaratmaya başladılar. Takımın başına Almanlar'ın bence en iyi teknik direktörü Felix Magath'ı getirdiler. O zaman Galatasaray'ın da peşinden uzun süre koştuğu Fransa Ligi'nden Grafite'yi aldılar..Yanına da o sezon Slovak Ligi'nin gol kralı olan Edin Dzeko'yu.. 55 gol kaydetti bu ikili Bundesliga'da..Yuh!! Böylesi bir performans her takımı şampiyon yapar zaten.


Muhteşem bir stadları var ;Volkswagen Arena, orayı her maç dolduran süper de bir taraftarı. Seneye esas vitrinde daha sık göreceğiz onları. Yalnız Profesör Magath olmayacak , o şansını Schalke'de denemeye gidiyor.

15 Mayıs 2009 Cuma

Bacaksız

Dürülülü



Guardiola'ya sevgilerimi sundulktan sonra Mustafa Denizli'ye de saygılarımı iletmek isterim..

Yıldırım Demirören'in doğru yaptığı tek şeydi O'nu takımın başına getirmek..
Şampiyonluktaki diğer rakiplerine bir anda fark attı Beşiktaş Denizli başa geçince..Bir yanda Skibbe , bir yanda Aragones sallanırken Denizli işi ele aldı , kendine has demeçleri ve tarzıyla daha baştan psikolojik olarak rakip teknik adamları ve camiaları yendi..


Galatasaray'la şampiyon,
Fenerbahçe'yle şampiyon,
Beşiktaş'la şampiyon,
Bir de üstüne Avrupa'da sayısız ilkler , Milli Takım'la başarılar..
Ruhunda var adamın kazanmak..Bundan 20 yıl önce Allemania Aachen'e gidişinin de, Vestel Manisa projesine girmesinin de, 3 büyüğün başına geçmeyi kabul etmesinin de nedeni bu..
Yapılmamışı yapmak istiyor, klişeler ve kazanılmış başarılar O'nu tatmin etmiyor.
Taraftar boşuna demiyor ,
Mustafa Denizli şampiyon yap bizi,

İtinayla şampiyon yapılır..

PEP



Profesyonel Teknik Direktörlük kariyerinin ilk senesinde hem İspanya Ligi'ni hem İspanya Kupası'nı kazanan, Şampiyonlar Ligi'nde Manchester United ile final oynayacak olan , ligde 100 gol barajını geçen, tüm sezon oynadığı futbolla bu galaksinin üstüne çıkan, El Classico'nun Bernabeu ayağında Real Madrid'e 6 atan, maçları dünya genelinde global bir etkinlik olarak beklenen ve izlenen Barcelona'nın teknik direktörüydü Guardiola..


İlk senesinde bir paragraflık kariyer yapmak, bir paragraflık tarih yazmak..
Anca Barcelona'yı çalıştırıyorsan olur ,o da anca Katalansan ya da Katalanlar tarafından bağra basılmışsan..


Çok severim Guardiola'yı , futbolcuyken idolümdü,onun gibi oynamaya çalışırdım, şimdi de en az bi 10 yıl Barcelona'nın başında kalır diyorum..Başka bir takıma uymaz bu karizma, başka bir şehre de..
Katalan doğmuş , Barcelona kaptanı olmuş , helal olsun sana Pep Guardiola diyorum..

Bi Duble Kupa



Bu hafta Kupa Finalleri Haftasıydı,

İki B ; Beşiktaş ve Barcelona dublenin 1.ayağını yaptılar..
Barcelona triple'a da koşabilir.
İkisi de 4 attı finalde , daha da atarlardı..

6 Mayıs 2009 Çarşamba

90 +3








Visca El Barca y Visca Catalunya



Futbolu bu kadar seyir zevki yüksek bir oyun haline getirdikleri, dünyanın her tarafındaki futbol seyircilerini pasa, gole, hücuma doyurdukları için bu final Barcelona'nın hakkıydı..
O gol de , bu sene yaptığı inanılmaz çıkışla adını dünyanın en önemli orta saha oyuncuları listesinin başlarına taşıyan İniesta'nın..

Avuç patlatan bir alkış da , gittiği her takımda hem de çok kısa vadede kalıcı değişiklikler yapan, o takımı bulunduğu tüm yarışmalarda sonuna kadar taşıyan, taktik dehası Hiddink'in ve Şampiyonlar Ligi'nde son 5 yılda 4 kere yarı final, 1'inde de final oynayan Chelsea'nin hakkı..

Objektife Takılanlar # 3



Muhteşem oynadı Park , açılış golünü böyle attı , 3.golde orta sahadan topla kontratağa çıkış ve Rooney'e attığı pas da mükemmeldi.


Tek başına hücum alanını kaplıyor , oradan oraya deli gibi 50-60 metrelik koşular yapıyor, gol atıyor, asist yapıyor, ve bunu istikrarla her seviyede her maçta yapıyor. Çaresi yok..


Seversin tabi , böyle takım arkadaşım olsa ben de severdim..


Emre Belözoğlu vakası , Fletcher finalde yok..Kaptan Ferdinad takımın herşeyiyle ilgili , kimini seviyor , kimine kızıyor..

Abone


Manchester United taraftarları her sene Mayıs'ın 15'i 20'si gibi Avrupa'nın güzel bir şehrine seyahat etmeye kendini hazırlasın ne diyelim.

Biz Cumhuriyet tarihinde bir kere Mayıs ayında Avrupa sahnesinde yer alabilmişken , o da Kupa 2 için olmuşken, Şampiyonlar Ligi'nde iki sene üstüste finale çıkmak, bunu yaparken de 24 maç üstüste yenilmemek..Hafta sonu Barcelona taraftarı olmak vardı demiştim , şimdi de Manchester United taraftarı olmak vardı diyorum. Hani Manchester Premier Lig'de de Avrupa'da da en sevdiğim takım değil ;Barcelona ve Liverpool uzak ara yapar kalbimde ama imrenmemek elde değil.

Maça gelince, bu sezon Avrupa futbolunun kulüpler düzeyinde ne kadar ileri gittiğinin , Türk futbolu ile Avrupa'da oynanan futbolun arasındaki çıpanın bu sene ne kadar fazla açıldığının bir kanıtı daha oldu bizim için. Son 2 aydır hem ligerde hem de Şampiyonlar Ligi'nde inanılmaz maçlar izliyoruz. Zaten Galatasaray ve Fenerbahçe'nin arışta olmadığı Turkcell Süper Lig çok yavan kalıyor ;bir de bu maçları izledikçe insanın kendi lig maçlarını izleyesi gelmiyor. Maçın başından son anına kadar hiç durmadan koşan , toplu ve topsuz hareket eden, sürekli boşa kaçan , pas alan, yardıma giden, tek top oynayan dünyanın en büyük yıldızlarının yanında , bizim ligimizin yıldızları yıldızlıktan çıkıp uydu oluyor. Sadece kendini aydınlatan futbol uyduları. Ayakta duracak haliniz yok, farkında değilsiniz. Sırf şu Koreli Park'ın futbolundan bile utanabilirsiniz.

5 Mayıs 2009 Salı

Hoffenheim vs Sivasspor


Biri Almanya Ligi'nin Anadolu takımı , diğeriyse Türkiye Ligi'nin..
İkisi de liglerinde ilk yarıyı lider bitirip, yıllardır lige ambargo koymuş devleri geride biraktı.
İkisinin de bu sezon öncesi adı sanı duyulmamış futbolcuları vardı, şimdi hepsi transferin gözdeleri oldu,

Biri ligin bitimine 4 maç kala hala lider ve mucize deneni kovalıyor ,
Diğeriyse 11 maçtır kazanamıyor ve ligde 8.liğe düşerek Avrupa trenini de kaçırmak üzere..


Yazık oldu Hoffenheim'a..Hücum ağırlıklı , çok eğlenceli bir futbol oynuyorlardı.Ligin ilk yarısında 17 maçta 18 gol kaydetmiş süper bir golcüleri vardı , Ibisevic. O'nun diz yan bağları koptu, Hoffenheim'da da film koptu. Ibısevic sezonu kapadı , sonra yeni transfer kaleci Hildebrand 8 maç sakatlıklardan oynayamadı , orta sahadaki en önemli isim Carlos Eduardo da Hamburg maçında İvica Olic'le kavga edip 5 maç ceza aldı , inanılmaz talihsiz maçlar kaybedildi..

Türkiye'de Sivas, Almanya'da Hoffenheim'ın şampiyon olduğunu düşünsenize..Bayaa haber olurlardı her yere kolkola..
Avrupa'da futbol devrimi..Bu kez devrilen devler yalnız..

3 Mayıs 2009 Pazar

Fiesta Barcelona




Cumartesi gecesi Katalan olmak vardı. Barcelona'da yaşıyo olmak ,maçı şehir merkezinde cupitolar eşlğinde toplu halde izlemek..Maçtan sonra Placa Catalunya'ya gitmek , çılgın kalabalığa karışmak , dilek çeşmesine tırmanmak , kendini kaybetmek..