29 Aralık 2008 Pazartesi

Siyah Kramponlu Adamlar


Cassio Lincoln , Alex De Souza, Shabani Nonda , İbrahim Toraman , Sabri Sarıoğlu ,Mehmet Topal..

Bu isimlerin ortak özelliği nedir?
Mevkiileri ? Forma numaraları? Oynadıkları takımlar?

Baros'un pembe kramponları tartışıladursun , bir de futbol sahalarında sayıları hiç de azımsanmayacak "siyah kramponlu adamlar" var..Markalar birkaç ayda bir kramponlarını yenileyip, yeni renkler çıkartırken bazı oyuncuların ayaklarında her tarafı simsiyah , hangi marka veya model olduğu belli olmayan kramponlar görüyoruz.

"Bireysel Sponsorluk" anlaşmaları günümüzde sporcuların önemli kazanç kaynaklarından biri. Takımın malzeme sponsoru hangi marka olursa olsun , oyuncular sahada giyecekleri kramponu(ayakkabı)kendi bireysel sponsorluk anlaşmalarına göre seçiyorlar. Yani, bir bakıma oyuncuların ayaklarını "billboard" olarak düşünebiliriz. Oyuncuyla anlaşan markalar da sözleşmelerindeki reklam haklarını logolarını kramponlarda göstererek veya oyuncunun özel hayatında vereceği görüntülerde kendi ürünlerini taşıtarak kullanıyor.

Peki billboardlar ne zaman boş kalır? O mecranın sahibine billboard'u kiralamak için kimse başvurmaz veya belirlenen fiyatı ödeyebilen olmazsa..Yani siyah kramponlu adamlar kimmiş?? Çeşitli sebeplerle , o dönem içerisinde sözleşmeli bir bireysel malzeme sponsoru olmayan oyuncular..

25 Aralık 2008 Perşembe

Dost başa , Düşman ayağa

Atalarımızın sözüne göre bana da "düşman" damgasını vurabilirsiniz..

Futbol sahalarına taşınmış bir ayak fetişi mi bu? Tabii ki hayır..Ama, son 3 yıldır izlediğim her maçta en çok dikkat ettiğim şey oyuncuların kramponları!! Hangi futbolcu hangi kramponu giymiş , kim hangi markayı kullanıyor..Benimkisi "kramponla iştigal"..

22 Aralık 2008 Pazartesi

Endüstriyel Spor

Her geçen gün daha da hızlanan bir süreçle sporun sahada mücadele eden oyuncu ve takımlardan çok, o spora olan ilgiden rant sağlamaya çalışan (pazarlama iletişiminde sporu kullanmak isteyen şeklinde yumuşatabilirim) markaların rekabetine dönüştüğünü görüyoruz..


"Industrial Sport"

Tüketim toplumu Amerika'dan dünyamıza armağan bir konsept daha!! Adamlar o kadar kremasız , o kadar tekdüze bir millet ki , sporu bile eğlence olgusu haline dönüştürmeyi başardılar. Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama Amerika'daki tüm sporların kuralları Avrupa ve dünyanın geri kanal yerleri ile farklılık gösteriyor.

Basketbolda 4 periyot , 3 sayı çizgisinin uzaklığı , alan savunmasının olmaması vsvs

Futbolda tam bilmediğim ve bilmek de istemediğim bir yığın saçmalık..

Beyzbol, softball , Amerikan futbolu gibi özellikle Avrupa'da esamesi okunmayan sporların popülaritesi..

Bunların hepsi Amerikan halkını salonlara , sahalara çekmek ve ailecek 3 - 4 saat geçirtip para harcatmak , etkinliğin gelirlerini artırmak için yapılan şeyler.
Bir NBA maçı getirin gözünüzün önüne. Sürekli molalar ve duraklamalarla neredeyse 3 saat süren bir şölen..Hücum ve savunma müzikleri , seyirci katılımı ,formalar, ayakkabılar , tribündeki celebrity'ler , reklam molaları , ponpon kızlar..Basketbol bunun neresinde ?İçinde , içinde..

Santra


Herkese selamlar..

Uzunca bir süredir sadık bir okuyucu olarak takip ettiğim blogların yazarlarına sonunda bu işe beni de özendirdikleri için teşekkür etmem lazım..

Herkesin teknik direktör , herkesin başkan, herkesin hakem olduğu ülkemizde bana da söyleyecek bişeyler bırakırlar mı bilemiyorum ama diyeceklerimin denilenlerden farklı olması , bazı bloglardan aldığım tadı başkalarının da "DeMarke Vaziyet"ten almasıdır dileğim..