20 Ocak 2010 Çarşamba

Kırmızıdan Hisse - Galatasaray Pazarlama A..Ş.


Bundan 10 yıl öncesine kadar takımlarımız kurumsallaşma konseptinden henüz habersizdi.

Kulüpler, logolarının manevi değeri yanında , ticari olarak da çok önemli birer değer olduğunu henüz idrak edememişti.

15 - 20 milyon insanın tutkuyla bağlı olduğu, kalbinin birlikte attığı başka kaç logo veya marka olabilir ki? Futbol kulüpleri ,marka ve logo bilinirliği ve sevgisi düşünüldüğünde, Türkiye'de ve dünyada en önlerde geliyorlar. Herhangi bir ticari marka için bu sevgiyi ve bilinİriliği sağlamak marka yaratmanın en zor ve meşakkatli süreci aslında. Milyonlarca dolarlık reklam ve PR çalışmaları gerektiren ve bunların en doğru uygulamalarla yapılması halinde bile sonuca ulaşamayabileceğiniz bir süreç.

İşte, böylesi bir değer ve potansiyele sahip kulüplerimiz bu kıymetten ticari değer yaratabİleceklerini veya yaratmaları gerektiğini son birkaç yıldır fark etmeye başladılar.

Birçok uygulamasını sonuçları Fenerbahçe için yararlı ve doğru da olsa gidiş yolundan dolayı tasvip edemediğim Aziz Yıldırım, bunu ilk fark edendi. Fenerbahçe'de stad yapımıya birlikte hızlı bir kurumsallaşma ve marka değerini ticari olarak kullanma çalışmaları başladı. Fenerbahçe logolu ürünlerin satılacağı Fenerium mağazalar zinciri kuruldu. Bu mağazada satılmak üzere Fenerium markası yaratılması dışında , değişik sektörlerde çeşitli markalarla lisans anlaşmaları yapılarak Fenerbahçe logosunu kendi markalarında kullanıp ürün geliştirmeleri sağlandı. Feneriumlar franchisee sistemiyle Türkiye'nin her yerinde hızla çoğaldı ve bugün 25 milyon dolar civarı ciro yapan bir zincir haline geldi.

2000'de UEFA kupasını kazanıp markasının değerini hem lokal hem de global anlamda tavan yapan Galatasaray , bu süreçte hiçbir ticari fayda sağlayamadığı gibi, bilinçsizce yapılan harcamalar sonucunda son 10 yıla damga vuran bir ekonomik çıkmaza girdi. Fenerbahçe hem stadyum gelirleriyle hem de merchandising (forma,lisanslı ürün)gelirleriyle ezeli rakiplerinin çok önüne geçti ve 2008 yılına kadar da bu trend böyle devam etti.

2008 yılında ise Galatasaray Adnan Polat'ın başkanlığında ve Yiğit Şardan gibi reklam ve pazarlama alanında Türkiye'nin önemli yöneticilerinden birinin önderliğinde yepyeni bir yapılanmaya ve oluşuma gitti. Galatasaray Pazarlama A.Ş. pazarlamanın temel prensiplerinin tamamının uygulanmaya başladığı, yaratıcı iletişim ve tasarım çalışmalarının yapıldığı , konseptlerin yaratıldığı ve bunların altını dolduracak hikayelerle desteklendiği bir yere dönüştü.

Bugün gelinen noktada da , Galatasaray , Pazarlama anlamında iki rakibinin de oldukça önüne geçti. Pazarlama A.Ş.'nin koleksiyonlarını tasarlaması için Galatasaray Lisesi mezunu , lisenin değerlerini ezbere bilen ve kültürünü sonuna kadar yaşatan Türkiye'nin önde gelen tasarımcılarından Evrim Timur ile anlaşıldı. Bununla birlikte GS Store'un kendi koleksiyonlarında gözle görülür bir gelişme olmasının yanında, bu sezonun pazarlama harikası olan mor forma da hayata geçti. Ve,işte biraz uzun yoldan da olsa bu yazının çıkış noktası olan resimde Lucas Neill'ın elindeki kırmızı formaya geldik. O da, Pazarlama A.Ş.'nin başarılarından biri. Sezon başında diğer formalarla birlikte tasarlanan, sessiz sedasız Federasyona tescil ettirilen, Federasyonun sezon başında çıkardığı forma kataloğunda da yer alan ve diğer 3 formanın satış etkisi azalmışken piyasaya sunulan kırmızı forma. Onun da diğer 3 formayla paralel ve onları takip eden bir hikayesi var. Cesareti temsil ediyor.

Kulüplerin pazarlama çalışmalarını yönetimlere bağlı kalmaktan ayırıp tam profesyonel bir yapıya kavuşturması ve böylesi ekiplerle uzun soluklu çalışmaya devam etmesi gerekiyor. Yoksa asaletin de cesaretin de bir anlamı kalmıyor. Hepsi uçup gidiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder