9 Şubat 2011 Çarşamba

Hak Mahrumiyeti Sorunsalı


Yine futbol az konuşulmaya başladı. Gündemde yine yöneticilerin, teknik adamların basın toplantıları, hakem ve Federasyon eleştirileri var. Takımlarının başarısızlığını başka yerlere çekmeye çalışan, kalbi takımları için atan taraftarlarının gözüne perde çekmeye, kendi beceriksizliklerini örtmeye, güneşi balçıkla sıvamaya çalışanlar var.

Bu ülke bu filmi çok gördü ; o kadar ki artık bu basın toplantıları tahmin edilebilir, ne zaman kimin yapacağı belli olan rutinler haline geldi. Sezonun ilk devresi bittiğinde sıralamada en altta olan, şampiyonluk şansından uzaklaşan büyük takımlar ikinci yarı başlamadan bir basın toplantısı düzenler ve hakemlerle federasyonu eleştirirler. Bu artık takımların devre arası kampı kadar olağan ve rutin bir gündem maddesi. Her sene aynı senaryoyu farklı renkler ve yüzlerle izliyoruz, dinliyoruz , peki sıkılmıyor muyuz?

Fenerbahçe'nin kendi aleyhine yapılan hataları topladığı videolu basın toplantısıysı aklıma gelen ilk örnek..Sanırım 2007-2008 sezonuydu.
Adnan Polat son 3 yılın felaketlerini her sezon en az bir toplatıyla hakemlere çakmaya çalıştı. Aman Ha, üstümüze gelmeyin, büyüklüğümüzle baş edemezsiniz dedi..

Yıldırım Demirören de harcadığı dolarlar puan getirmeyince Serdar Adalı'yı yolladı en son basının karşısına. Utanmadan, çekinmeden, tüm futbolseverleri ama özellikle kendi taraftarlarını aptal yerine koyarcasına "Hak-Hukuk" edebiyatı yaptı. Hakem Karabük'ü mü, Beşiktaş'ı mı yaktı, cevabı herkes biliyor, ondan bahsetmeye bile gerek yok. Ama daha önemlisi, provokasyonun en büyüğünün yapıldığını görmezden gelemeyiz. Fenerbahçe maçında stad dışında yaşanacaklardan sorumlu olmayacağız dedi ; "Neden sorumlu olacaksınız be adam?" diyemedi bir basın mensubu da.
"Soyunma Odası'na inilecekse, inmenin kralını biz yaparız" dedi ; "Kimse Patagonya'da mı yöneticisin be adam?" demedi..

Burada, problem Federasyon'un "Hak Mahrumiyeti" konsepti. Tamamen yanlış ve bütün bu saçma açıklamalrın yapılmasının nedeni bu yasa. Serdar Adalı çıkıp bu kültürsüz, spordan ve ahlaktan uzak, provokatif açıklamayı yaptığı için sadece belirli bir süre şahsi Hak Mahrumiyeti cezası alacak. Yani, protokole, Şeref Tribününe giremeyecek ama tribünde, locada veya herhangi bir yerde maçını yine stadda izleyebilecek.

"E kim ne ceza aldı bu işten o zaman ?"
Hiç..

Serdar Adalı konuştu, kamuoyunun gündemini 100 milyon Euroluk Beşiktaş'ın 10 milyonluk İBB ve Karabük maçlarındaki başarısızlığından, bu sezonun tamamındaki sefil performansından uzaklara çekti, kendi seyircisini provoke etti, hakemleri ve Federasyonu tehdit etti ; sonra sadece protokole girememekle kaldı..E bu da ona ödül aslında. Şeref Tribünü'nde şerefli ve ahlaklı insanlar da var ; onların yanında rahat edemez ki bu adam ve bunun gibiler. Küfür yok, kavga yok, mecburen centilmen olacaksın falan..Zor işler, öyle bünyede o tayt araya kaçar!!

Peki, bu adam Beşiktaş'ın yöneticisi değil mi? Yani, Beşiktaş Kulübü'nü temsil etmiyor mu? O zaman, bu hak mahrumiyeti cezalarını kulübe de ucu dokunacak, kulübün de ceza çekeceği bir formata sokmak gerekmez mi?
Yeni "Sporda şiddet" yasasında seyirciyi galeyana getirecek konuşmalar yapan yöneticiler hakkında da soruşturma açılması öngörülüyor ancak bu da yetmeyecektir. Tek çözüm, yöneticilerin temsil ettikleri takımların da sorumlu sayılmaları ve para, saha kapatma ve seyircisiz oynama gibi cezalar almasıdır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder