Lakabı yakışan adamlar vardır ya ; işte öyleydi "el fenomeno", fenomen Ronaldo Luis Nazario De Lima..
Daha 17 yaşında giydiği Cruzerio A Takım formasıyla 32 maçta 34 gol atınca bir dönem Fenerbahçe'yi de çalıştıran Carlos Alberto Parreira tarafından 1994 Dünya Kupası için Brezilya Milli Takımı'na çağrıldı. Turnuva boyunca hiç oynamadı ama sonraki birkaç yıl içerisinde kendisini dünyanın zirvesine taşıyacak sürecin ilk tohumlarıydı o kulübede atılanlar. Brezilya, İtalya'yı finalde penaltılarla yenerken maç sonunda sevinçten ağlayarak Taffarel'e koşan eşofmanlı çocuktu Ronaldo..
O yaz, Avrupa yolculuğuna Hollanda semalarından başladı. Kendisi için 6 milyon dolar ödeyen PSV formasıyla mücadele ettiği 1994-1996 yılları arasında çıktığı 54 resmi maçta 57 gol gönderiyordu rakip filelere..Bu gollerin 30'unu attığı ilk sezonunda daha 18 yaşındayken gol kralı olmuş, sakatlıklardan dolayı 13 maça çıkabildiği 2.sezonunda ise 12 gol kaydetmişti.
1996 yazında ise yolculuk Neu Camp'aydı. 20 yaşına henüz girmiş olan Ronaldo için PSV'ye 20 milyon dolar ödüyordu Barcelona. Ligde 34 gol atıp bu sefer de La Liga'nın kralı ünvanını alıyordu, tüm kupalarda attığı gol sayısı ise 47'di. Barcelona, Ronaldo'nun golleriyle lig şampiyonu olamadı ama ispanya Kral Kupası ve Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nı kazandı. Ama 1996 yılının en önemli özelliği Ronaldo'nun henüz 21 yaşındayken FIFA Yılın Futbolcusu ödülünü kazanması ve bunu başaran en genç oyuncu olmasıydı.
1997 yazında Ronaldo, transfer görüşmelerinde Barcelona ile anlaşamadı ve Dünyanın en iyi futbolcusu ünvanıyla Inter'e transfer oldu. Bu sefer İtalya'da; ligde 25, toplamda 34 gol attığı harika bir sezon daha geçiren henüz 22 yaşındaki Ronaldo, Inter'le ligde 2.olurken, UEFA Kupası'nı kaldırıyor ve 2.kez üstüste FIFA yılın futbolcusu ödülünü kazanıyordu.
1998 yazında, Fransa'daki Dünya Kupası'nda, son şampiyon Brezilya'nın en büyük kozu da dünyanın tescilli en iyi oyuncusu Ronaldo'ydu. Finale kadar attığı 4 golle Brezilya'yı ev sahibi Fransa'nın karşısına çıkaran Ronaldo; finalden önceki gece hastalığa yakalanmış ve oynaması imkansız denirken, sponsoru Nike'ın baskısıyla ilk 11'de sahaya çıkmış ancak performans gösterememiş ve Fransa 3-0'lık tarihi bir galibiyetle kupayı kazanmıştı. Bugüne kadar her anıyla muhteşem olan kariyeri belki de bugünden sonra düşüşler göstermeye başlayacaktı.
Inter'deki 2.sezonunda sakatlıklardan dolayı 19 maç oynayabilmiş ve 14 gol bulmuştu.
Kasım 1999 ise Ronaldo için lanetin başlangıcıydı. Dizindeki çapraz bağları kopan Ronaldo, 6 ay sahalardan uzak kaldı ancak sahalara dönüş maçı daha büyük bir trajedi oldu ve aynı dizinden birkez daha sakatlandı. Bu 2. sakatlık sonrası tüm 2000-2001 sezonunu kaçırırken, 2001-2002'nin de büyük bölümünde oynayamadı.
Tüm bu talihsizliklerden sonra daha 26 yaşındayken futbol hayatı bitti mi denen Ronaldo, 2002 Japonya Dünya Kupası için kendisini hazırladı ve turnuvada attığı 8 golle gol kralı olup Brezilya'yı da şampiyonluğa taşıdı. 1'i grup maçlarında, 1'i yarı finalde olmak üzere Milli Takımımıza da 2 gol atan Ronaldo, finalde Almanya filelerini de 2 kez havalandırmıştı.
Bu muhteşem geri dönüş, ona 39 milyon € karşılığı Real Madrid'in kapılarını açtı. Real'deki ilk 3 sezonunda 68 gol kaydedip süper sezonlar geçiren Ronaldo, 2003-2004'te bir kez daha La Liga gol kralı unvanını kazandı.
2005-2006 sezonunda sakatlık kabusu bir kez daha başındaydı ve oynamadan geçen bir başka sezondan sonra 2007-2008'e de kötü bir giriş yapınca 2007'nin Ocak ayında AC Milan'a gönderildi. Bu arada, 2006 Dünya Kupası'nda da 4 gol kaydederek Dünya Kupaları'nda attığı toplam gol sayısını 15'e çıkardı ve tarihte Dünya Kupaları'nda en çok gol atmış futbolcu ünvanını da ele geçirdi.
Ocak'ta transfer olduğu Milan'da yarım devrede 7 gol atarak yine iyi bir başlangıç yapsa da 2007-2008 sezonunda da sakatlıklar yakasını bırakmadı ve az oynayabildiği sezonu sadece 2 golle tamamlayabildi.
2009 sezonunda Brezilya'ya dönen Ronaldo, Corinthians formasıyla 38 maçta 23 gol kaydettiği harika bir sezon daha geçirerek hem lig hem de kupayı kazandı.
Son iki yıldır yine sakatlıklarla boğuştu ve bir ay kadar önce artık bırakmak üzere son kez futbola döndü.
Toplamda ülkesi ve oynadığı kulüpler için 606 maçta 415 gol atan bu futbol fenomenine veda etme zamanı geldi.
Kendi adıma gözümün gördüğü en iyi futbolcudur Ronaldo. Dripling yeteneği, hızı, gücü ve bitiriciliği eşsizdir. Her süperstar gibi tadı damağımızdadır, orada da kalacaktır..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder