28 Nisan 2009 Salı

Aklından Geçen Başına Gelmiş

Thierry Henry, Chelsea maçından önce hayal kuruyor..

Roma Yolları - Son Dördün


Bir kez daha yarı finalde karşı karşıya geliyorlar.
Hem iki ülke , hem de iki kulüp arasında süregelen bir rekabet var..

2004-2005 ve 2005-2006 sezonlarında da birbirleriyle eşleşmişlerdi. Benim de eğitim nedeniyle Barcelona'da yaşadığım döneme denk gelmesi nedeniyle Barcelona halkının ve takımın Chelsea'yle ilgili özel bir hırsı olduğunu söyleyebilirim.
Tabii, bu hırsın asıl kaynağı malum adam Jose Mourinho..
Mourinho'nun kariyeri, Barcelona'da Bobby Robson'ın tercümanı olarak başladı. Sonra, o boynuz büyüdü büyüdü büyüdü , kulağı rahatsız etmeye başladı.
2005'teki ilk eşleşmede Mourinho çok iddialı açıklamalar yapmış , Katalanlar buna çok sinirlenmiş ancak sonuç da Chelsea'nin lehine olmuştu. Bu maçtan önce , Chelsea Barcelona'ya geldiğinde , Barcelona taraftarları havalimanında toplanmış ve Mourinho'ya ithafen hazırlattıkları " Doğduğun yere hoşgeldin Tercüman " yazılı pankartlarla Portekizli hocanın sinirleriyle oynamışlardı..
2006'da bu sefer Barcelona devam ediyordu yoluna Mourinho'nun öğrencilerini devirerek.


Artık Mourinho Chelsea'de değil,
Ama Katalanları kızdırmaya devam ediyor, işte dünkü demeci;

" Chelsea Barcelona'yı eleyebilir "

Tamam da " Sana Ne " demezler mi adama..

LookaLike

Mentallist dizisinin yıldızı Simon Baker ile Fenerbahçe'li Diego Lugano..

TepeTaklak


Galatasaray tarihinin en iyi 2 - 3 kadrosundan birini, hem de ligin devre arasından bugüne kadar geçen kısa sürede bu hale getirebilmek hakikaten konuşulması gereken bir başarıdır.

Daha Aralık ayında Galatasaray Ankara takımlarıyla oynadığı 3 maçlık seriyi bir düzine gol atarak, halı sahada oynarmışçasına pas yaparak , atraktif bir futbol oynayarak kazanmış, Beşiktaş'ı dağıtmış, Alman ve Portekiz lig liderleri Benfica ve Hertha'yı kendi sahasında sahayı dar ederek yenmişti.

Lincoln , Kewell , Arda , Baros dörtlüsü tutlamaz bir hücum hattı ,
Servet , Meira iyi bir defans göbeği ,
Ayhan , Mehmet Topal ve Barış da takımın dinamizimi için gereken askerler olarak görevlerini başarıyla yapıyordu.

Sadece ligdeki istatistiklere bakarsak :

Lincoln 8 gol , 11 asist
Kewell 6 gol , 5 asist
Baros 12 gol , 3 asist
Arda 4 gol , 5 asist..

İkinci devre Galatasaray'a sihirli bir değnek değdi ama geriden !!
Adnan Polat merkezli , Adnan Sezgin güdümlü , Galatasaray'dan Galatasaray'a atılan bir bomba gibi..

Önce hakemler üzerinden Federasyon'u suçlama çabaları,
Sonra Skibbe'nin zamansız gönderilişi (O da hata yaptı tabi ama göndereceksen iyisini getireceksin)
Sonra ve en önemlisi de Bülent Korkmaz'ın takımın başına getirilişi..
Olmaz abicim, Bülent Korkmaz Galatasaray'ın hocası olamazzz..

Nerede kendini ispatlamış ,
Hangi büyük hocanın yanında birkaç yıl yardımcılık yapmış,
Hangi takımın başında birkaç yıl kalıp kendi sistem ve otoritesini kurmuş,
Hangi büyük yıldızı ve yıldız kaprsilerini yönetmiş,



Daha birinci maçında ropörtaj verirkenki duruşu bile Galatasaray'ın hocası değilim der gibiydi..

Oynanan her maç bunu ardı ardına belgeledi.
Galatasaray belki de 2000'den beri en iyi futbolu oynayabilecek kapasitedeki Galatasaray; Anadolu takımından daha az heyecan veren , zar zor gol atabilen veya atamayan , pozisyon zenginliği olmayan , kabız bir takım oldu;
Lincoln söndü, bitti, kül oldu;
Şiş de yandı ,kebap da..

Şimdi bir seneyi daha kaybetmemektir Galatasaray yönetiminin tek görevi;
Bunun yolu da değişime devamdır; ama Galatasaray'ın ağırlığını kaldırabilecek bir hocayla.

21 Nisan 2009 Salı

Beyler Ayıp Oluyo


Harbiden olmadı.
İnsan meslektaşlarını bu kadar rencide eder mi yaa..

Aynı gece iki futbol ülkesinin kupa yarı final maçları oynanıyor , biz de ikisini de izleyebilen şanslı futbolseverler olarak oturuyoruz televizyon başına.
Ya kardeşim ikisi de futbol , top aynı , kurallar aynı..
Bir maçtakiler Avrupa 3.sü Türkiye'nin lideriyle 100 milyon Euro'luk takımı,
Diğerleri Avrupa Kupası'na katılamamış İngiltere'nin kalburüstüleri,
İyi kötü formalar da adidas nike falan,
Ama sonuçta ortaya çıkan şeyler siyahla beyaz kadar farklı.
Birinde uyursun şöyle tatlı tatlı spikerin statik sesiyle ,
Diğerinde 3 gündür uyumuyo olsan kalkarsın zorla yine göreyim şu festivali diye..

Liverpool zaten abarttı , futbolunu kabarttı..Arshavin bir maçta 4 golü , hem de Liverpool'a atmayı başardı.



Öbür taraftaysa, Sivas'ın bir atağı vardı ,top iki kez direkten geri geldi ,Fener'in atak yapmaya mecali yoktu, Sivas'ın da o Fener'i elemeye..


Maçın tek ilginç yanı vardı ;maçtan sonra Fenerbahçe taraftarlarının "Bu sene şampiyon Anadolu'dan" diye bağırması..Can çıkmış , umut kesilmiş..

16 Nisan 2009 Perşembe

Hillsborough


15 Nisan 1989'da Liverpool ile Nothingham Forest takımları FA Cup yarı final maçını oynamak için Sheffield Wednesday'in stadı olan Hillsborough'nun çimlerine çıkmıştı.

Bu stad her sene FA Cup'ın yarı final maçlarına ev sahipliği yapıyordu. Maçlarda her iki takım taraftarlarını hem birbirinden hem de sahadan ayıracak uzun demir parmaklıklar kullanılıyordu ve daha önce de bu stadda seyirciler ezilme tehlikesi geçirmişti.

Maça daha çok Liverpool taraftarı geleceği bilindiği halde, Liverpool seyircilerine stadın daha küçük olan tarafı ayrılmıştı. Liverpool taraftarları kendilerine ayrılan yeri doldurmuştu, dışardan da akın akın gelmeye devam ediyorlardı. Kapılarda oluşan sıkışmalar artmaya başlamıştı ama kapıdan giremeyenler de geri dönemiyorlardı. Maçın başlamasından 8 dk.sonra tribündeki ve kapılardaki taraftarların basıncına dayanamayan tribünün ön tarafındaki küçük demirler kırılıp taraftarlar açılan geçitten kendilerini sahaya atmaya başladılar. Bu süreçte yaşanan arbedede 96 Liverpool taraftarı sıkışarak , boğularak , ezilerek hayatını kaybetti. 1985'te de Heysel faciasını yaşayan Liverpool taraftarları 5 sene sonra bu ikinci acı olayla sarsıldı.

Olayın üstünden hazırlanan Taylor Raporu , facianın polisin hatalı tutumu ve taraftarların stada alınması sırasındaki yanlış organizasyonu nedeniyle yaşandığını açıkladı.

Bu olaydan sonra , İngiliz stadyumları büyük bir revizyona girdi. Tüm stadlar tamamen koltuklu hale getirildi ve insanlarla saha arasındaki bariyerler kaldırıldı.

İşte Liverpool taraftarları geçtiğimiz hafta her sene 15 Nisan'da olduğu gibi yine bu hazin olayda vefat edenlerin anısına Anfield'da tören düzenledi. Törene 28.000 kişi katıldı. Aynı akşam Liverpool Chelsea deplasmanında Şampiyonlar Ligi çeyrek final rövanş maçına çıkarken de Hillsborough unutulmamıştı. Taraftarlar takımlarını desteklerken hayatını kaybeden renkdaşlarının anısını Chelsea'nin Stanford Bridge'inde de yaşatıyordu.


En anlamlı olanı ise elinde atkısıyla ölenlerin anısına saygı gösteren Liverpool'un tarihi ezeli rakibi Everton taraftarıydı.


Gözlerimin önüne Türkiye'den saygı duruşları, anma törenleri geldi geçti. Bizim de böylesi medeni ve vefalı olabileceğimiz , ezeli rakibimizin anısına saygı durabileceğimiz günler gelir mi diye bir düşündüm!
Sonra, birbiriyle dost gözüküp sonra boğazına sarılan Milli Takım futbolcuları girdi resmin içine..Düşümden ayrı kaldım..

Chelsea-Liverpool ; Bir İstanbul Masalı


Şampiyonlar Ligi bu sezon İngiliz takımlarının domine etmesinin de etkisiyle, neden dünyanın en çok izlenen ,sponsor geliri en yüksek olan, ve ekonomisi en büyük spor organizasyonu olduğunu ispatladı.

Salı gecesi oynanan Chelsea-Liverpool maçı doyumsuz bir şölendi. Liverpool'un "İstanbul Ruhu" ilk yarıda Stanford Bridge'deydi. 1-3'ün rövanşını alacaklarına öyle inanmışlardı ki.


Şampiyonlar Ligi Finali'nde bir 45 dakikada 3 - 0'dan maçı çevirebilen takımın taraftarları olarak inanmak en çok onların hakkıydı zaten. İnanılmaz başladılar maça , ilk yarım saat bittiğinde tünelin ışığı gözükmüştü bile; 2 - 0 öne geçmişti Liverpool.

İkinci yarı bir destan izlemek için hazırlanmıştım , 3 olacak Liverpool yeni bir destan yazacaktı. 3 oldu olmasına ama bu sefer şahlanan Chelsea'ydi ; onlar da ikinci yarının ilk yarım saati 3 - 2 'ye çevirdiler maçı. Bu sefer bitti dedik , 15 dakika var , Liverpool burdan 5'i bulamaz artık..Buluyordu nerdeyse. 75 - 80 araı maçı tekrar 3 - 4'e çevirdiler.

Son 10 dakikayı izlerken oynanan oyunun güzelliği bir kez daha beynime girdi. Futbol buydu işte , bizim geçtiğimiz Pazar izlediğimiz ve hatta bizim ligimizde izlediğimiz bu oyun değildi. Chelsea o sırada kaptan Lampard'la 4 - 4'ü buldu ve Barcelona'nın rakibi oldu yarı finalde.


2004, 2005,2006,2007,2009 ; son 6 yılda 5.kez son dörde kaldılar Şampiyonlar Ligi'nde..Parayla da saadet oluyormuş demek ki..Bir yandan bakınca da bizim ülkemizde de çok büyük paralar kazanan oyuncular var ama önce spor ahlakı , takım ruhu ve yaptığı işten zevk almak geliyor. Sonrası zaten çorap söküğü..

13 Nisan 2009 Pazartesi

İkide İki

Geçen hafta ilk maçında ilk golünü atmıştı Macheda , Manchester'ı galibiyete taşımıştı.

Bu da ikide iki oldu..17'lik İtalyan oyuna girdikten 1 dakika sonra bu sefer de Sunderland maçını çeviren golü attı..

Galatasaray Mobile

İstanbula geldiğimde olağanüstü bir ilgiyle karşılandım.
İşte o an Tanrının beni arzu ettiğim yere gönderdiğini düşündüm.
Biliyorum ki bu formanın hakkını verirsem bu taraftar beni hiç unutmaz..
İyi futbolcu maç kazandırır, takım ruhuysa şampiyonluk..
Taraftarın bana olan güvenini iyi biliyorum, ve üzerime düşeni en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.


Lincoln'ün oynadığı Galatasaray Mobile reklamının Lincoln'ün ağzından okunan metni bu..Dünkü iğrenç derbiden sonra Tv'den olayları izlerken gördüm, sinirim bir kat daha arttı.

Dalga mı geçiyorsunuz yoksa bu kadar mı amatörsünüz?

Adamın özüyle sözü bu kadar siyahla beyaz olur mu?

Taraftarın gözünde de maskesi düşmeye başlayan Lincoln'ü Galatasaray'ın en önemli projelerinden birinin tanıtım yüzlerinden biri yapmak ne kadar anlaşılır ki?

Böylesi bir tanıtım için takımın en önemli , en sevildiğine inanılan, taraftarın gözünde en değerli oyuncuları seçilir. O zaman Galatasaray için de Lincoln bu oyuncu!!

Çık işin içinden..

Sapına Kadar Derbi


Bazı oyuncular futbol sahalarımızda olmaya devam ettiği ve kamuoyu , taraftar , teknik adamlar bu hareketleri alkışlayıp , oyuncuları bayrak yaptığı sürece dün akşamki görüntüler hep tekrarlanır , iyiye değil kötüye gidiş olur diyorum.


Neyi tartışıyoruz? Niye sinirliyiz?

GS taraftarı kazanılan her önemli maçtan sonra Sabri'yi orta sahaya şeflik yapmaya çağırmıyor mu?

Hocasına küfür eden , arkadaşlarını sevmeyen ve sevilmeyen , takımının başarısını umursamayan, milyonlarca doları alıp yatan Lincoln'ü hala oyuna girsin diye alkışlamıyor mu?


FB taraftarı ve camiası Türk futbolunun TERBİYESİZ adamı Emre Belözoğlu'nu bağrına basmıyor mu? Ya Fatih Terim!! O'nu Milli Takım'da oynatmaya , kaptan yapmaya devam etmiyor mu? Emre'nin sevmediği veya tartıştığı oyunculara da Milli Takım kapılarını kapatmıyor mu?

Bu Lugano 3 senedir karşı karşıya oynadığı her insanı bezdirse de, her maçı katletse de taraftar ve kamuoyu O'nu FB'nin semboli yapmıyor mu?


Bu Volkan stresi yüksek her maçta , Milli Takım ve Fenerbahçe'de olayların baş aktörü değil mi? O'nun salaklığından Avrupa Şampiyonası'ndan elenmedik mi? Daha geçen sene Ali Sami Yen'de Lincoln'le dövüşmedi mi? Maçtan sonra Kadıköy'de böyle şeyler olmuyor diye açıklama yapmış , Kadıköy'de tribünlere yönelik senin yaptığın terbiyesizliği yapan oldu mu peki? Veya, Kadoıköy'de Fener'li bir oyuncuya arkadan kafa atan, üstüne yürüyen!!


Bu Emre Aşık zaten her maçın olay adamlarında değil mi? Her olayın arkasında direk veya dolaylı olarak yok mu?

Başkanlar , sizler değil misiniz her başarısızlığın faturasını başkasına kesmeye çalışan, taraftarı kandıran , gerginliği artıran ??


Kına Yakın Şimdi..
Hatta yaksaydınız zaten uzun zamandır..

Futbol da yandı zaten bütün bunların arasında..
Derbi benim için bir jilet markasıdır artık , daha da gitmem !!

9 Nisan 2009 Perşembe

Kalbimizin Sultanları




Bugün yazacak çok fazla kelime yok,
Dün geceki gözyaşları kağıda dökülse anlatırdı hissettiklerimi,

Kolay değil spor tarihimiz boyunca, basketbolda bir tek kupa alamamış takımlarımız Avrupa arenasında..
Efes'ler , Ülker'ler, Tofaş'lar gelmiş geçmiş , yatırımlar yapmış , organizasyonlar kurmuş, kıyısına gelmiş , ucundan dönmüş ama olmamış..
Bir kültür bu..Bir gelenek..Camianın içinde olan , genlerine işlemiş bir duruş , bir başkaldırı..
O armanın hakkını vermek bu , o formanın gücünü hissetmek ve rakiplerine hissettirmek.

Maçı yazmayacağım , oyunu , o muhteşem seyirciyi.. Bütün maç kulaklarımda çınlayan , içime işleyen o olağanüstü mısralarla bitirelim ;

Gerçekleri Tarih Yazar , Tarihi de Galatasaray !

8 Nisan 2009 Çarşamba

Roma'ya Son Sekiz

Şampiyonlar Ligi'nde yolun sonu yavaş yavaş geliyor..

Geçen yılın şampiyonu Manchester United , 2004'te çeyrek finalde elendiği Porto karşısında makus talihini dün de yenemedi ve Porto Old Trafford'dan cebinde 2 - 2'lik gollü beraberlikle dönüyor. 2004'te Mourinho Porto'nun başındaydı ve Sir Alex Ferguson'la olan rekabetleri bu seriyle başlamıştı. Aradan yıllar geçmesine rağmen Ferguson'un Mourinho alerjisi sürüyor galiba.

Maçtan bir karede Evra , Hulk'un tepesine binmiş resmen..




Arsene Wenger yönetiminde neredeyse herşeyi kazanan ama Şampiyonlar Ligi'ni bir türlü müzesine götüremeyen Arsenal de İspanya'da Villareal deplasmanında Adebajor'un muhteşem dömivolesiyle 1 - 1'i kurtardı ve avantajı kendine aldı.


Wenger maçın taktiğini yazdığı kağıdı arıyor heralde..


İkinci maçlarda favorilerim Manchester ve Arsenal..Başından beri söylediğim all - Brit final düşüncem hala sürüyor.

6 Nisan 2009 Pazartesi

Kaç Fırın Ekmek Yememiz Lazım


Amerikan Ulusal Üniversite Basketbol Ligi NCAA'in şampiyonunun belirleneceği final four mücedelesinde Michigan State Üni., Connecticut Üni. ile Detroit'teki Ford Field'da karşılaştı. Bir üniveriste basketbol maçının görselleri insanı başka şeyler düşünmeye itiyor.

Bir defa salon uzay istasyonundan bozulup spor salonu haline getirilmil gibi. Fikstüre göre, ister Amerikan futbolu, ister beyzbol, ister basketbol sahası haline getiriliyor ve şehrin bütün yükünü taşıyor.


FIBA 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'na ev sahipliği yapma hakkını kazandıktan sonra bile Abdi İpekçi'nin yanına doğru dürüst ikinci bir salon ekleyemeyen ve bu nedenle ev sahipliği hakkını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olan bir ülkenin vatandaşı olarak 72.000 kişinin izlediği bir üniversiteler arası basketbol maçına gıpta ile, hayranlıkla , sanki bir tarihi esere bakarmışçasına bakıyorum.


Çılgınlık derecesinde sevilen futbolun bile bu kadar seyirciyi tarihte 3 - 5 kez stadyumda biraraya getirebildiğini düşününce aklım daha da yerinden çıkıyor.
Hayal edin ; Boğaziçi Üniversitesi İTÜ ile basketbolda üniveristeler şampiyonluğu için oynuyor , ülkemizde 75.000 kişilik ! salonlar var ve bu maç için o salon full doluyor. Bir yanda Boğaziçi sesleri , bir yanda İTÜ..30 yıl daha olmaz , hatta hiç olmayabilir..


Profesyonel sporun kaynağını üniversitelere bağlamak , sporcuları buradan yetiştirmek bence Amerikalılar'ın dünyadan en önde ve en farklı olduğu olay. Böylesi bir yapıyı kurmak tabii ki kolay değil. Gelişmiş bir ekonomi olmadan imkansız hatta. Üniveristelerin kalkındırılması , neredeyse hepsinin aynı standartlarda tesislerinin, salonlarının olması lazım bir defa. Bizim için ütopik diyebiliriz.

Beşiktaş Manzaraları

Beşiktaş taraftarının olaylı biten ve çok tartışılan Cumartesi yürüyüşüne katılan siyah beyaz bir arkadaşımın objektifinden olay yeri manzaraları..





Böyle Yabancı İstiyorum



Takım için yatıp takım için kalkan,
Kendine oynayıp , kendini alkışlatmak değil , takımı oynatıp takıma faydalı olmaya çalışan..
Oyunda olsa da kenarda da olsa yüreği takımı için çarpan ,kenarda yüzünü asmayan..
Oyundan alınsa da bunun takımın yararına olduğunu düşünen , bunu sorun etmeyen,
Oyuna giren arkadaşını motive eden,
Antremanlara eksiksiz katılan,
Her tatil zırt pırt ülkesine gitmek için ağlamayan , profesyonelliğin gereklerini yapan,
Kaybedilen maçlardan sonra en az benim kadar üzülen, kazanılanlarda tüm takım kadar sevinen..
Hırsıyla yenilgiye isyan eden , onu önleyen, sonra da o hırsla gözyaşlarını tutamayan yabancılar istiyorum..
10'a duyurulur!!

Örümcek Adam


Galatasaraylılar O'nu dört gözle bekliyor.

Bordeaux maçında sakatlanan Mehmet Topal'ın yokluğunda Galatasaray orta sahası çok zorlandı , yerini dolduramadı. Uzun bacaklarıyla her yere yetişen Mehmet'in lakabı da bu yüzden "Örümcek"..

Bekliyoruz..

5 Nisan 2009 Pazar

İlk Gece


Dün akşamüstü bir futbolcunun kariyerinin ilk maçı için rüya denilebilecek bir maçla başladı Macheda profesyonel futbol kariyerine..

22 Ağustos 1991 Roma doğumlu Federico Macheda , Lazio Futbol Akademisi'nde yetişti ,kendi jenerasyonu içerisinde İtalya'nın en gelecek vadeden oyuncusu olarak gösterilirken , 1 Eylül 2007'de Mancehster United Macheda'yı renklerine kattı. Önce Manchester'ın U 18 takımında , bu sezon da Ole Gunna Solskjaer'in çalıştırdığı reserve takımında sıraladı gollerini. Daha geçtiğimiz hafta, reserve maçında Newcastle'a hat- trick yapmıştı ve bu performansı O'na efsanevi Old Trafford'un kapılarını açtı.

Sir Alex Ferguson, şampiyonluk yolunda hayati önem taşıyan Aston Villa maçı için Macheda'yı kadroya aldı. Maç 80. dakikada hala 2 - 2 gidince de Macheda'yı oyuna sürdü. Dakikalar 92.30'u gösterirken , Macheda belki de hayatını garanti altına alan, hem de bunu kariyerinin ilk resmi maçının 10.dakikasında yapan bir gol attı. 38'lik Giggs amcası'ndan pası alan 17'lik Macheda harika bir kontolle rakibini geçip Hakan Şükür'ün Leeds'e attığı gol tarzı bir vuruşla Friedel'i mağlup etti, Manchester United'ın belki de bu golle şampiyonluk kupasına tutunmasını sağladı.



Alex Ferguson da yeni bir yıldız bulmuş olmanın keyfiyle havalardaydı.

2 Nisan 2009 Perşembe

Objektife Takılanlar # 2


Baros'un koşmaktan imanı gevremiş..


Küçük Tuncay'a taban göstermişler , aman dikkat!


Arjantin Boliviya'ya 6 - 1 mağlup olup tarihinin en ağır yenilgilerinden birini aldı. Maradona da " Kol gibi g...i" diyor heralde..


Luis Fabiano - Ronaldinho..yıllardır gizlediler ama onlar ikiz!!


Adam harbi yıldız..


Podolski oyundan çıkarıldığına içerlemiş, Low'e kızıyor , Low de bayaa umursuyor gibi


Son olarak, kendisi çirkin futbolu güzel adamdan sevgiler..