23 Mart 2009 Pazartesi
Uzun Vadeli Planlar
Liverpool muhteşem bir dönem geçiriyor. Bir hafta içinde dünyanın en iyi 5 takımından ikisi; Manchester ve Real'e içerde dışarda 4'er atmışlardı , dün de Aston Villa'ya 5 attılar. Şu anki tek problemleri teknik Direktörleri Rafael Benitez'in kontrat uzatma görüşmeleri. Onu da taraftar çözmüş yukardaki pankartla. Benitez, maçtan sonra yaptığı açıklamada, kafasındaki karmaşık düşünceleri Liverpool'un içerde, dışarda tüm maçlarında stadyumda gördüğü yukarıdaki pankartın sildiğini söylüyor ;
"Her Zaman Mümkün"
Toplum olarak uzun vadeli planları sevmiyoruz. Böyle bir kararlılık, disiplin ve en önemlisi sabrımız yok. Her yeni gelenden hemen başarı bekliyoruz. Gelecek dönemde daha istikrarlı başarılar elde etmek adına bugün yapılması gereken hiçbirşeyi yapmıyoruz, yapana da yaptırmıyoruz.
Alex Ferguson Manchester United'da 22.senesini doldurdu. Arsene Wenger de Arsenal'in başında 14.yılında..
Manchester'lı bir gencin tanıdığı bildiği tek teknik adam Sir Alex. Hep mi şampiyon oldu? Hep mi başarılıydı? Şöyle bir saptamada bulunayım ; Ferguson'un Manchester'ın başındaki 22 yıllık dönemde galibiyet oranı %57. Yani, SIR Alex bile takımının başında çıktığı her 2 maçtan birinde puan kaybetmiş. Manchester United'ın baçına geçtiği 1986'dan 1993'e kadar; yani 8 sezon şampiyonluk yaşatamamış , o dönemde sadece 1990'da bir tane Kupa Galipleri Kupası almış. Türkiye'de bir teknik adamın başarı kredisi veya onun için bir karar verilmesi için gereken süre ise 8 maç bile değil..Bunu da geçtim , başarılı bir teknik adamın bile 8 aylık ömrü garantide değil.
Burada bir yanlışlık olduğu , bu yanlışlığın da bizim kafamızda olduğu apaçık. Sürekli köklü yapısal değişiklikler yaparak istikrarlı başarılar elde etmek mümkün değil. Bunun saha tarafını geçtim , ekonomik olarak kuvvetli bir yapı sağlamak da mümkün değil. Her yeni teknik kadro kendi transferlerini yapmak ister, kendi ekibini getirir , kendi malzemelerini ister vsvsv..Eskinin kalanlarının tazminatı , bedelsiz gönderileni falan da eklersen her sene kulübün tapusunu verirsin demektir.
Uzağa gitmeye gerek yok..Kendi ülkemizde başarı diye adlandırdığımız tüm olaylar da istikrarı yakalayabildiğimiz az zamana denk gelir. Galatasaray'ın 2000 başarıları, Fatih Terim ve yönetim kurulunun 4 yıllık çalışmalarının meyvesiydi. Keza Milli Takım'ın başarıları da Piontek'ten itibaren devam eden bir ekip çalışmasının ürünü..
Yönetimler, kendi başarılarının anahtarının da uzun vadeli planlardan geçtiğini artık anlamalı. Altyapısı olmayan başarıların bugünü kurtarırken, yarının hedeflerini, beklentilerini büyütmekten ve takımı daha büyük bir kaosun içine atmaktan başka bir işe yaramadığını görmeli..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bence ülkemizdeki başarısızlığın ana etkeni küçük bir kesim hariç yönetici profilidir.Bizim siyasetimiz de öyle değil mi ?...
YanıtlaSil