26 Kasım 2009 Perşembe

Ordaydım - 1


Bir kez daha futbol tarihimizin en önemli gecelerinden birinde o an , orada olabilme şansını yakalayıp döndüm memlekete..

"Kutsal Gezi" diye yazmıştım , "Tarihi Geceyle" süslendi.

Old Trafford'dan kıymetli anlar bu blogda paylaşılacak tabii ki ama zafere dair ilk postu bu sabah 1 saatlik rötar sırasında Manchester Havalimanında okuduğum İngiliz manşetleriyle yapalım..


"The Sun" tabloid manşetini basmış ; "Besik Man of Europe"

Ferguson'un sahaya sürdüğü genç United'a Beşiktaş göndermeli " Basic " yakıştırması yapmış. " Avrupa'nın Sıradan Adamları"

Yukarıda Daily Telegraph var ; "Young Turks" vs "Turkish Champions" yapmışlar manşeti..Onlardan da Manchester'lı gençlere Hindi yollu bir taş gelmiş..

Çok keyifli böyle tarihi gazeteleri orada okumak, saklamak , onlarca yıl saklamak..

23 Kasım 2009 Pazartesi

Kutsal Gezi - Old Trafford


Yarın sabah Manchester Utd.-Beşiktaş maçını yerinde seyretmek üzere Manchester'a gidiyorum ;

Burada benim için gizli özne Old Trafford.

Beşiktaş taraftarı olmadığım için maçın heyecanı değil ilk planda yaşadığım , o muhteşem futbol mabedinde bir Manchester United maçı seyredecek olmak.

1999 senesinde babamla Chelsea-Galatasaray maçına gitmiştim Stanford Bridge'e. Sonrasında UEFA Kupası'nı kazanacağımız senenin Şampiyonlar Ligi grup maçına.. Maçı 1-0 kaybetmiştik. Maçtan saatler öncesinde stadın etrafındaki pub'larla dolu bölgede toplanan Chelsea taraftarları alkolün limitlerini zorlayarak saatlerce orada takılıyor ve maça beş dakika kala topluca stada giriyorlar. Yani, maçın başlamasına 5 dakika kala tribünler bomboş , santrayla tıklım tıklım..

Şimdi bu tecrübenin de bir boy büyüğü olacak ; Old Trafford - Manchester United..

102


Bu yukarıdaki sayı çok ilginç bir istatistiğin ifadesi aslında..

Fenerbahçe'nin son 3 sezonda kaybettiği toplam puan sayısı 102..

102'yi başka nasıl anlatsak ;

Turkcell Süper Lig'de 18 takım var ; senede 34 maç eder , her kaybettiğin maç için 3 puan kaybetme hesabını yaparsak 102 puan kaybetmek 34 maç kaybetmek demek..

İlginç değil mi ; bütçesi dünyada 22.sırada yer alan , Türkiye Ligi'ndeki ezeli rakipleri hariç diğer takımların 8 - 10 katı değerindeki Fenerbahçe 3 sezonda koskoca 1 sezonu mağlup geçiriyor.

Bu istatistiğin Galatasaray'ı da Beşiktaş'ını da bulup sizinle paylaşacağım ama bundan çok farklı olmayacaktır.

Buradan çıkarılması gereken de , büyüklerin transfer politikalarındaki yanlışlıklar ve boş yere harcananın milli servet olduğudur.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Casper Ersan


Ersan İlyasova Milli Takım'ın da Avrupa Şampiyonası'nda en iyi performans gösteren oyuncularından biriydi.

Sakin gözüken , çok da ön plana çıkmayan bir yapısı var gibi duruyor. Sahada gösterdiği performans kadar saha dışı faaliyetlerde , imaj ve reklam çalışmalarında , PR aktivitelerinde başarılı veya aktif de gözükmüyordu..

Bu sezon başında tekrar maceraya atıldı ve NBA'de şansını bir kez daha denemeye gitti. 10. maçlara gelinirken de kalıcı olacağının ve başarılı bir NBA kariyerinin kendisini beklediğinin sinyallerini yine sahada vermeye başladı bile..

Ya saha dışı ?
Evet , Ersan da NBA yıldızı olduğu için bir markanın yüzü olması adına tonlarca para ödenen, ancak kampanyanın bütün bütçesi kendisine harcandığı için başka hiçbir stratejik veya kreatif çalışma yapılmayan saçma sapan , hatta dalga geçilesi hallere düşen reklam mağdurları arasında yerini aldı. (And the oscar goes to Mehmet Okur , Dimes ; runner up Hido Turkoğlu, 3G )

Bu sefer marka teknoloji markası ,Casper..
Ürün Casper Nirvana ; dünyanın en hızlı işlemci teknolojisiyle donatılmış bilgisayarı..Ersan bölünerek çoğalıyor reklamda ; amip gibi..

Bu Casper bunu hep yapıyor ya ; aklıma gelenler Kenan Sofuoğlu ve Semih Şentürk'ü de bölüp çoğaltmışlardı ; ne kafası acaba bu ?

Ha, bu arada daha da majör bir hata var ; ürün Casper , işlemci İntel',in. Casper reklamında neredeyse Intel'in reklamını yapıyor ; orası da tartışılır..Yani , nerden tutsan elinde kalan bir kampanya çalışması ve üç kuruş için bunca karizmasını çizdiren , imajını değerini düşüren mağdur bir NBA yıldızı..

Ya Ersancım , hiç mi bakmıyosunuz oralardaki arkadaşların nasıl işlerde yer aldıklarına ?

17 Kasım 2009 Salı

Üç Direk Arası Yalnızlık




"Football must not be everything in life ... Think not only of glory. Think about what is in a person, about doubts and weaknesses."

"Robert Enke will never come back to this stadium, the place where he conquered our hearts."
Club President Martin Kind

"Robert Enke will never again come to this stadium, the place where he conquered our hearts"

Yankees Broadway'de


Amerikalılar'ın tutkularından biri beyzbol, tam onların eğlence mantığına da uygun..
Oyun içerisindeki upuzun duraklamalar; sahada ve TV'de yer alan sonsuz reklam alanları ve tamamen ailecek akşam eğlencesi mantığında tasarlanmış , uzun , yavaş , izlemesi kolay bir oyun..


Böylesi bir spordan tüm dünyaya marka olmuş takımlar çıkarmak, neredeyse dünyanın her yerinden insanların kafasındaki şapkalara logonu basmak da ayrıca tartışılması gereken bir durum. Bu apayrı bir yazı konusu olur ama merchandising olayı bir başka gelişmiş Amerika'da. Üniversitelerin bile logoları global anlamda seviliyor ve biliniyor, bu logoları taşıyan ürünler satılıyor.


İşte New York Yankees beyzbol takımı da böyle bir marka ;
Dünyanın gözdesi New York'un dünyaca ünlü iki takımından biri ; veya daha doğrusu iki franchisee'sinden ; New York Knicks ve New York Yankees..
Veya Knicks ve Yankess..

New York'la ilgili , orada geçen veya New York'a iliştirilmiş yüzlerce filmde bahsi geçen Yankees tam 9 yıldır süren şampiyonluk hasretine dün akşam Philadelphia ile oynadığı Dünya Şampiyonluğu maçını kazanarak son verdi.

Sonra bildiğimiz halkın zaferi sokaklara dökülerek kutlamasının , bilmediğimiz medeni bir versiyonu vardı New York'ta..




Mekanlar Times Square , Broadway , Canyon of Heroes..
Oyuncular Hideki Matsui , Alex Rodriguez..
Film ; An Autumun in New York..

16 Kasım 2009 Pazartesi

Hangi Bayan Taraftarlardan Bahsediyorduk ?



Neredeyse tüm yorumcuların,yöneticilerin , spor kamuoyunun hep ağzındadır aynı klişe ;

Bayan taraftarlar maça gelsin..

Bu bayan taraftarlardan olacaksa gelecekler belki de gelmesin mi?

Anlaşma gereği rakip takım taraftarlarının her iki maça da alınmayacağı bir ortamda , ev sahibi takımın sponsorunun misafir biletiyle 8.000 tane ezeli rakibini ezme isteğiyle yanıp tutuşan adamın içine giden ;

Maç boyunca rengini hayasızca belli eden, bayanlığıne güvenip Galatasaray taraftarlarını tahrik eden böylesi kadınlar varsa lütfen gelmesin ;


8.000 intikam ateşiyle yanan adama orta parmak gösterme cesareti olanlar gelmesin (benim yok mesela )

Bundan 3 ay önce de Efes Pilsen maçında bu sefer ev sahibiyken rakibin benchinde oyuncu dövülmesi olayında aktif rol oynayan bayan taraftarlardansa lütfen gelmesinler..(nasıl oynayabildiğini de ayrıca merak ediyorum)

Gelmesinler , sosyalleşmeyelim gerek yok Bilgin Abi..

12 Kasım 2009 Perşembe

Robert Enke - Helal Ediyoruz



Değer bilmeyen bir milletiz , sabrımız yok..

Bu değerli adam da bizim sabırsızlığımızın kurbanı olmuş bir adam. Seçilip buraya getirildikten sonra topu topu 3 maç dayanabilmişti Fenerbahçe camiası O'na..

Sonra her zamanki hikaye ;

Enke Fenerbahçe'de başarılı olamaz ; kaleci bile değildir , kim getirmiştir bunu?
Enke Almanya'ya döner , sekteye uğrayan kariyerini toparlamaya çalışmakla geçer bir süre..
Aradan geçen zaman O'nun lehine çalışır , önce Almanya'da yılın kalecisi seçilir , sonra da Almanya Milli Takımının file bekçisi olmayı başarır; toparlamıştır kendisini..

Ama, şanssızlıklar peşini bırakmaz..
Küçük kızını seyrek görülen bir kalp rahatsızlığından dolayı kaybeder..
Bu, O'nun için de sonun başlangıcı olmuştur...Daha fazla savaşacak gücü yoktur;
Kendini bir trenin altına gömer..

Almanya Enke'ye ağlıyor ; biz de ağlamalıyız..Zamanında kıymetini bilmediğimiz tüm insanlara..

Kaçıncı Dünya Ülkesi


Bir süredir Türkiye'nin başkenti , bürokrasinin merkezi Ankara'da yaşananlar , futbol adına, daha da önemlisi ülkem adına utançtan yerin dibine girmemiz gereken , bir yabancı duymasın da bu haberler yayılmasın diye dualar etmemiz gereken bir durum..

Ne diyeceğimi bile bilemiyorum..

Bir belediye başkanı düşünün ; kendi partisinin Başbakan olan lideri bile yıllar içinde edindiği güçten korkup koltuktan indiremiyor ;
Aynı başkan belediyecilikten yeterince sıkılmış olacak , gidip futbola bulaşıyor..
Ankara halkının vergilerini bir kulübe aktarıyor, kulübü transit Süper Lig'e çıkarıyor ;

Daha bıyıkları yeni çıkmış küçük oğluna oyuncak olarak futbol takımı hediye ediyor ;


Milyonlarca Euro halkın parasını takıma harcayıp, hem Ankara içerisinde hem de ligin diğer takımlarıyla arasında eşitsizlik yaratıyor ;

Sonra , oğlan oyuncağından sıkılmaya başlıyor ;

Devlet, yasa, kural tanımaz ya bu kişiler ; bu oyuncağı kırıp yenisini istiyor ufaklık..

Baba da oğlunu kırmıyor ; kementi bu sefer başka bir oyuncağa atıyor ; oğluna Ankaragücü hediye ediyor.

TFF garip bir yaptırım uyguluyor ; yeni oyuncağı küçük oğlana kar kalıyor ;

O da ne yapıyor ; eline yüzüne bulaştırıyor ;

45 tane oyuncuyu bir takıma topluyor , takım takımlıktan çıkıyor ;

Buraya kadar bile mide bulandırıcı hale gelmedi amaaaa ;

Dün yaşananlar artık insanı çileden çıkarıyor ;

5 aydır parasız çalışan , kaos içindeki bu takımdan birşeyler çıkarmaya uğraşan Teknik Direktör Hikmet Karaman'ı da sevmeyen küçük oğlan ve babası bu sefer O'nu yıldırmanın yollarını arıyor ; hocanın arkasından oyuncuları tehdit edip O'nun koyduğu antreman saatini değiştiriyor ; oyuncularla hocayı karşı karşıya getirmeye , hocayı yıldırmaya, sindirmeye çalışıyor ;

Hikmet Karaman'ın takıma kattığı oyuncuların otel paralarını ödemeyip otellere tebligat çıkartıp Vassell gibi Ankaragücü'ne gelmesi lütuf olan bir dünya yıldızını da sokakta bırakıyor ;

Bu da mı kar kalacak ?

Aman derim..

5 Kasım 2009 Perşembe

Teyakkuz


Domuz gribi tedbirleri yeşil sahalara da iyice girdi..İşte Dinamo Kiev taraftarları.

Dakika 90 - Liverpool için Yolun Sonu Mu ?


Maç başlarken ilgimi ilk çeken Liverpool'un göğüs reklamı olmayan formalarıydı. Reklamsız forma çok nostaljik gözüküyor ama nedenini de merak ettim. Liverpool'un forma sponsoru önümüzdeki sezon için değişiyor ama bu maçta niye yoktu anlayamadım. Bu arada Lyon da reklamsız formayla sahadaydı ,bu maça özel reklam yasağı mı var, nedir ?

Liverpool son 10 yılda kimseden bu yıl Lyon'dan çektiğini çekmedi Şampiyonlar Ligi'nde..

3.maç gününde Anfield'de 1-0 önde girdikleri ilk yarının ardından kabus gibi bir son 20 dakikanın sonunda 90+ 'da yedikleri golle 2-1 mağlup olmuşlardı. Bu maçın üstüne 4.maçlar Liverpool için hayati önem taşıyordu.

Lyon 7 , Fiorentina 6 , Liverpool 3 puanla 4.maçlara çıktı ;

Liverpool kazanamazsa Kaf Dağı'nın ardına gidecek gruptan çıkma şansını 87.dakikada Babbel'in attığı şahane golle yeryüzüne indirmişti ; nasıl da rahatlamıştı Benitez..


Sonra iki kez üstüste olmayacak şey oldu ;
90. dakika yeşeren umutları bu kez de Lisandro sararttı..


Lyon 10 , Fiorentina 9 , Liverpool 4 oldu 5.maçlardan önce..

Fiorentina Lyon'u yenerse ; Liverpool Galatasaray'la Fenerbahçe'nin Avrupa Ligi'nde rakibi olacak.

4 Kasım 2009 Çarşamba

15 ; Shevchenko - Inter İlişkisi


Sheva'nın kariyeri boyunca Inter'e attığı gol sayısı..

1999'da San Siro'da 2 - 1 Milan'ın galibiyetiyle biten derbide ilk kez havalandırmıştı Inter filelerini ; 10 sene boyunca oynadığı tüm Inter maçlarında bunu 13 kez daha yapmıştı..Dün, kariyerinin yaprak dökümünde döndüğü baba ocağı Dinamo Kiev'in formasıyla da boş geçmedi.


Ölüm grubunda Rubin Kazan - Barcelona maçı 0 - 0 bitince bu gol D.Kiev'i Barca , Inter ve R.Kazan'ın önünde lider yapacaktı ki , o son 4 dakika devreye girdi. Inter 87 ve 89'da bulduğu iki golle 85'te grubun dibinde girdiği 5.maçlara 90.dakikaya gelindiğinde lider olarak başladı.

Castrol Rankings


Abi bence gelmiş geçmiş en büyük oyuncu Cristiano Ronaldo..Üstüne adam tanımam.
Yok olum, Maradona daha iyiydi bence..
Messi gibisi gelmedi be abi..

2010 Dünya Kupası resmi sponsorlarından Castrol , bu sorunun cevabını kişiden kişiye değişmeyecek ve görecesiz hale getirecek bir yol buldu. Artık , Dünyanın en iyi futbolcusu bilimin yardımıyla ve sahada gösterilen performansın tüm ayrıntılarıyla sayıya dökülmesiyle belirlenecek.

Castrol bunu yapabilmek için bir endeks geliştirdi. " Castrol Index "

Bu endeksin onlarca parametresi var. Çıkış noktası da bir oyuncunun sahada yaptığı her hareketin takımının gol atmasına veya yemesine pozitif veya negatif ne kadar katkı yaptığını hesaplayıp bunu puanlandırmak ve maç boyunca oyuncunun bir toplam endeks puanını hesaplamak.

Castrol Rankings , dünyanın 5 büyük ligi ve Şampiyonlar Ligi'nde oynanan bütün maçları 65 kişilik bir analiz ekibiyle İngiltere'deki merkezinde yüksek teknoloji veri girişi ve analizi programları yardımıyla izliyor ve klavyede her hareket için tanımlanmış kısayolları kullanarak oyuncuların endeks puanlarını oluşturuyor. Mesela, oyuncu her attığı olumlu veya olumsuz pas da puanlar topluyor ancak bu pasların oyunun hangi alanında olduğunu ve skora etkisinin ne olduğu her pas için değişiyor. Aynı şekilde atılan ve yenilen goller de zorluk derecesi , golde kalecinin payı, golcünün payı gibi çeşitli etkenlere göre farklı puanlanıyor.

Bu puanlar her ay sonunda toplanıyor ve dünyanın geçtiğimiz ay içerisindeki en iyi futbolcusu ortaya çıkıyor.


Bu durumda dünyanın en iyisi de sakatlık yaşamayan , performansını hep belirli bir seviyenin üstünde tutabilen ve bunu yaparken de skorun üzerinde etkisi olan oyuncular olabiliyor.

Sistem aslında en ilkel açıklamasıyla bizim de spor gazetelerimizin yaptığı ligin en değerli oyuncusu puan sıralamasına benziyor. Orada endeksi oluşturan 5 - 6 parametre varken ; burada bu sayı 65'e çıkıyor ve 5 dünya ligi aynı anda değerlendiriliyor.

Castrol Rankings'de Ekim ayında Thierry Henry dünyanın bir numarası ,takım arkadaşı Messi ikinci ve Cristiano Ronaldo da 3.sırada..Ronaldo lansmanı yaparken bir numaranın içindeydi ama 1 aylık sakatlığı O'nu listeden biraz daha uzaklaştırabilir.

3 Kasım 2009 Salı

Bienvenido Ronaldinho


Barcelona'da yaşadığım iki sene boyunca tavan üstü tavan yapmıştı..Dünyanın yeni bir numarası hem sahada hem pazarlama anlamında parlıyordu.

Sonra, her ikonik Brezilyalı oyuncuda olduğu gibi onda da istikrar ve devamlılık sorunu baş gösterdi..Başka şeylere merak salmaya başladı , fazla gelen yeteneğine güvendi , her zaman olduğu gibi yetenek yetmedi.

Camp Neu'dan San Siro'ya geçişi de şaşadan uzaktı ama herkesin içinde bir umut vardı; Ronaldinho Milano'da geri gelecekti. Olmadı ; iki senede yaptığı olumlu işler hanesine Inter derbisinde attığı bir muhteşem kafa golü dışında hiçbirşey yazdıramadı.

Dün bi gözüktü San Siro'da..O da penaltı noktasında..