31 Ağustos 2009 Pazartesi
Ankarasapor : 0 - Neeskens+Rijkaard : 2
GS'ın bu sene teknik heyeti var ; direktör değil, heyet..
Geçen sene bırakın heyeti , teknik direktörü bile yoktu.
60 ile 70 arasında 3 oyuncu değiştirdi Rijkaard ; hadi Kewell'la Nonda'yı herkes değiştirirdi bitik Elano ve savruk Baros'la ama sahanın en iyisi Keita'yı hayatta değiştirmezdim Aydın'la..Olayı kenardan bitirdi Galatasaray. Kewell attı ,sonra bana nazire yaparcasına süper oynayan Aydın da kendisini göndermek isteyen herkese nazire yapan Nonda'ya attırdı. 3 oyuncu 2 golü yarattı..
Kornerlerin hepsine Galatasaraylı futbolcular vurdu , sadece 1'i gol oldu.
Serbest vuruşlarda çeşitli farklı varyasyonlar denendi ;
Gereksiz kart görmeler azaldı ;
Goller çoğaldı;
Kulübedeki herkes oyuna girdiği andan itibaren verimli olabilmeye başladı ;
Oyuncuların duruşu, vücut dili değişti ;
Çünkü Galatasaray'a bir teknik heyet geldi.
27 Ağustos 2009 Perşembe
Bir Zamanlar Kral İdi Mısır'a..
Bu gece Şampiyonlar Ligi kura çekimi var ; benim de o kura çekiminde ilgimi çeken birşey ;
Transfere 3 günde 250 milyon € harcayan ;
Dnyanın en çok bilinen , birçokları tarafından en büyük futbol takımı olarak kabul edilen ;
Los Galacticos Real Madrid 2.torbada !!
1.TORBA PUAN
------------------------
Barcelona 121.853
Liverpool 118.899
Chelsea 118.899
Man. United 111.899
AC Milan 110.582
Arsenal *4 106.899
Sevilla 100.853
B.München 98.339
2.TORBA PUAN
------------------------
Olympique Lyon *4 91.033
Internazionale 87.582
Real Madrid 78.853
CSKA Moscow 71.525
FC Porto 68.292
Sporting Lisbon *3 68.292
AZ Alkmaar 64.826
Juventus 63.582
3.TORBA PUAN
------------------------
Glasgow Rangers 56.575
Olympiakos *3 52.633
Olympique Marseille 48.033
Dinamo Kiev 46.370
VfB Stuttgart *4 45.339
Atlético Madrid *4 41.853
Girondins Bordeaux 40.033
Beşiktaş 32.445
4.TORBA PUAN
------------------------
Kopenhag ** 26.890
VfL Wolfsburg 21.339
Standard Liège 21.065
Maccabi Haifa ** 17.050
FC Zürich *3 14.050
Rubin Kazan 9.525
Unirea Urziceni 8.781
DVSC Debrecen ** 1.633
25 Ağustos 2009 Salı
Sporun Melodisi
Spor ve müzik..Türkiye'de çok da biraraya gelmeyen bir ikili..Servet'in türküleri ile Ümit Davala'nın rap albümü var hafızamda içiçe geçen bu iki dünyadan..
Rijkaard'ın Galatasaray'ın başına geçmesiyle bu konu tekrar ısındı. Rijkaard rock seviyor, hatta grunge. Nirvanacı, Pearl Jam'ci..Çalıştırdığı takımlara da belli bir müzik kültürü aşılamaya, en azından müziği soyunma odasına sokmaya uğraşıyor. Kazanan takıma Smells Like Teen Spirit , kaybedene Radiohead. Müzik ruhun gıdasıdır tabii de, maçtan sonra Sabri'yi de müzikle beslenirken hayal edemedim bi, hele de rock müzik ezgileriyle..Amaç, müziğin maçın gerginliğini, ekstra psikolojik yükünü almasıysa vücuttan, bizim futbolcuların vücudunda hayat bulması zor bu düşüncenin. Ateşliyiz biz halk olarak, heyecanımızla varız ,onu açığa çıkarabildiğimiz zaman başarılıyız.
Bir de, takımlarla özdeşleşen sanatçılar var. Bizde Fenerbahçe'nin Athena'sı, Kıraç'ı, Beşiktaş'ın Mustafa Sandal'ı, Serdar Ortaç'ı var; Galatasaray'ınsa Kenan Doğulu'su..
Global taraftar sanatçılar da var tabii; Oasis mesela; sağlam bir Manchester City taraftarı Noel ve Liam Gallagher kardeşler. Her fırsatta City maçlarına giden ikili, aynı zamanda demeçlerinde de Manchester United'ı hedef alan açıklamalar yapıyorlar. City taraftarları da Oasis şarkılarından tezahürehatlar yapıyor , onların şarkılarını dinliyor , albümlerini alıyor.
Aslında sanatçı tarafından bakınca da hassas bir denge var. Bir takımın sempatizanı olmak ve bunu açıkça ilan etmek, o takımın taraftarlarını kendi tarafına çeker ama bir yandan da rakip takımın taraftarlarını da senden uzaklaştırır. Galatasaraylılar Athena'yı bağrına basmaz mesela, ama Fenerliler müziğini sevmese de sempati duyabilir..
Müzik-spor ilişkisinin önemli ayaklarından biri takımlar için yapılmış ve özdeşleşen şarkılar..Tabii ki, Liverpool taraftarının dilinden tüm dünyanın öğrendiği "You'll never Walk Alone " (Asla Yalnız Yürümeyeceksin) bu konuda en önde gelir. İstanbul'daki efsanevi finalden sonra Olimpiyat Stadı'nı dolduran 40.000 Liverpool taraftarının ağzından da bu marş dökülüyordu. Bir de Queen'in "We are the Champions" 'ı..Ulusal, mahalli, yerel hangi kupa varsa kazanıldığı anda stadın hoperlörlerinden bu şarkı çalar. Atkılar çıkar , bayraklar dalgalanır..Kopenhag geldi bir an aklıma, Popescu'nun penaltısından hemen sonra gözyaşıyla karışık, kısılmış sesimin son damlasıyla haykırıyordum..İşte müzik sporun bu kadar içinde..
24 Ağustos 2009 Pazartesi
Mübarek !
Türkiye 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası'na talip..Oldukça da iddialı bir aday olarak görülüyor.
Ramazan ayının her sene 10 - 12 gün geriye gittiğini hesaplarsak 2016 yılında kupanın başlayacağı Haziran ayının tamamı Türkiye'de Ramazan ayına denk geliyor!! Ne düşüneceğimi bilemedim , bizim futbolcularla ilgili oruç tartışmalarının boyutları gözümün önüne geldi, amanınn derim..En ufak başarısızlıkta önüne geçilmez tartışmalar olur. Bu işin bir boyutu.
Bir de, maçları izlemeye gelecek turistler var. Onlar için Ramazan değil , tatil olacak o ay.. İçki içecekler , eğlenecekler, hakları da..Ya biz? İçki satacak mıyız? Onların eğlencesini hoşgörüyle karşılayacak mıyız? İnanılmaz önemli bir sınav olur bizim için..
Türkiye için iftar , Avrupa için maç vakti ..
3 / 34
Lig uzun bir maraton uzun olmasına ama başlangıçlar da fikir veriyor tabii. Bugünden söylüyorum ;Galatasaray ile Fenerbahçe arasına üçüncü bir takım bu sezon giremez. İkisi , 3 yıl önce olduğu gibi atbaşı giderler , puan rekoru kırarlar, hangisi bir kalem daha az hata yaparsa o şampiyon olur..
Cumartesi renksiz takımın renksiz maçıyla başladı hafta. Maçın renksiz tarafı geçen seneden hatta geçen 5 seneden çok daha iyi bulduğum G.Birliği'ydi. Maçı bir takım kazanmalıydı desek bu takım onlar olurdu ama Ümit Karan'dan beri bir santrafor bulamadılar adam gibi; hep aynı tip, deli fişek , sağı solu belli olmayan ama kesin bir gol vuruşu hiç olmayan forvetlerle götürmeye çalışıyorlar işi; olmuyor tabii. Kahe'yle Mustafa Pektemek de son iki temsilcisi bu ekolün. Yine çok çok iyi bir orta saha oyuncusu almış CavCav ;İsveçli Harbusi. Ligin yıldızlarından biri olur, Troisi2yi de kaptırmasalar Kayseri'ye müthiş ikili olurlardı. Bu kötü maça bir paragraf yazı yazdım , onda da Beşiktaş'tan bir cümle yok..Lafını edecek birşey yok da o yüzden. Sistem sıkıcı , uygulayanlar sıkıcı ,insanı heyecanlandıracak , takımı karşı kaleye taşıyacak bir tane adam yok. Var olanlar da ya sağ açık , ya sol açık..Yani yanlış zaman, yanlış insan modeli. Mustafa Hoca zaten bugünleri görmüştü , yazın sözleşme imzalamama çabaları da bundandı, Fatih Terim'in Milli koltuğu boşaltmayı beklemesi de..İki haftaya Galatasaray maçı var Sami Yen'de ;o maçın üstüne Denizli'den bir kehanet gelir bence;
" Şu hafta neyin ne olacağını hep beraber şurda görceğiz , ondan hiç şüphem yok"
Bu sene tutmaz gibi Mustafa Hocam senin kehanetler de..
Pazar akşamı ise Galatasaray'ın tarifeli seferi vardı Sami Yen'de..Vasat bir futbol oynadı 2288 formalılar ama skor tabelası yine 4 yazıyordu Galatasaray'ın hanesine. Galatasaray tarihinin en iyi kadrosu diyebilirim bu kadroya. Tarihin en iyi takımı olma yolunda da bu kez 4 sene beklemeyecek gibi, hızlı adımlarla takım da oluyorlar. Arda, kaptanlığın, aldığı paranın , giydiği 10 numaralı formanın, herşeyin hakkını fazlasıyla veriyor. Keita 4-3-3 sisiteminin Galatasaray'da uygulanabilme sebebi. Elano da pastanın üzerindeki krema..Dün oynayan 11'in 8 oyuncusu da yerli. Bu da ayrı bir avantaj. Böylesi bir kadronun içinde yerli çoğunluğunun olması her zaman başarının anahtarlarından biri. Adnan Sezgin'in hiçbirşeye karışmaması veya karışamaması ise en büyük avantaj..
22 Ağustos 2009 Cumartesi
Bank Asya 1.Lig
Bildiğimiz 2.Lig'in yeni adı Bank Asya 1.Lig..TFF'nin Süper Lig ve Türkiye Kupası'den sonra markalaştırmaya çalıştığı bir başka platform.
İngiltere'de Championship, İtalya'da Serie B bizim 1.Lig'in karşılıkları. Champiopnship'in sponsoru Coca Cola. Coca Cola Championship ;Deloitte'un 2005 araştırmasına göre dünyadaki üst seviye olmayan en zengin lig, aynı zamanda tüm üst seviye liglerde eklendiğinde listenin 6.sırasında bulunuyor. Bu ligin 2009-2012 arası yayın hakları için Sky Sports FA'e tam 267 milyon £ ödüyor.
Bizim 2.Lig'in marka değerini artırma çalışmaları da son 3 yıldır hızla dvam ediyor. Önce formatı değiştirip Turkcell Süper Lig'e yükselmek için yarışacak takımlar 5 değişik grup yerine tek ligde toplandı ve bir lig ortamı yaratıldı. Kulüplerin İki yabancı futbolcuyu kadrolarında bulundurmalarına izin verildi. Sonra isim hakları satışı yapıldı ve son iki yıldır da Bank Asya bu lige adını verdi. Oldukça da önemsedi Bank Asya bu sponsorluğu. Her sezon öncesi ve Play-Off'larda marka bilinirliğini artırmak adına tüm ulusal televizyonlarda uzun uzun döndürdükleri reklam kampanyaları yaptılar. Bir markanın sponsor olup ikinci lig kulüplerine bunca yatırım yapması güzel tabi ama bu seneki televizyon kampanyası bence çok basit , kalitesiz ve ligin değerini olduğundan da kötü gösteren bir reklam.
" Memleketin Futbolu "
Slogan bu ya ; reklamda da memleketimden insan manzaraları eşliğinde oldukça alaturka çekimlerle değişik versiyonlarda Bank Asya Lig'e olan ilgi ve özlem anlatılmaya çalışılıyor. Tamam, Bank Asya bir alt lig ama onu izleyen insanlar veya hedef kitle de sadece reklamda gördüklerimiz değil yani. O ne ya ; halı döven teyzelerin tezahürehati ne ! O teyzelerin D Smart alıp maç izleyecek hali mi var , yoksa toplanıp maça gidecekler de yeni bestenin provasını mı yapıyolar ? Kim yazıyor bu metinleri , stratejiyi kim yapıyor anlamıyorum..
6 Ağustos 2009 Perşembe
Markalar için Yeni Sezon
Bugün 2009-2010 sezonu başlıyor.
Spor markaları için de gösteri başlıyor ; özellikle de iki dev nike ve adidas için..
Nike her sezon olduğu gibi yine sezonun ilk günü için medya planlamasını yapmış ve spor gazeteleri Fanatik ve Fotomaç'a cover olarak yeni kampanyasını çıkmış ;
" Farkı Sen Yarat "
En Son " V for Victory " kampanyasını yapmışlardı ,şimdi de " Make The Difference " .
Nike'ın pazarlama dili "ben merkezli" ve emir kipinde konuşan bir dil. Sürekli yap , et, dur ,git, gel, vur gibi sert mesajlar içeriyor , renkler karanlık ve kasvetli ,genel görünüş agresif ve savaşçı.. "Amansız Ol" gibi.. Bu kampanyada da aynı dil ve yine çok uzun epik bir metin kullanılmış. İlanın asıl amacı yeni kramponları promote etmek ve ön sayfadaki metin daha sonra arka sayfada yeni kramponun görseli ve ona ithaf edilmiş bir metinle devam ediyor. Ligin başladığı gün spor markalarının medya planlaları için en önemli gün.. Nike de spor gazetelerini kapatmış.
adidas ise Nike'tan farklı olarak lokal TV reklamları çekmeyen ve lokal assetlerini kullandığı işler yapmayan bir marka. Geçen yıla kadar Galatasaray ve Fenerbahçe'nin sponsoru olan ancak BJK ile çalışmayan adidas, bu sene Beşiktaş'ı da portföyüne katınca lig üzerinde büyük bir üstünlük sağladı ve 3 büyük takımı da biraraya getirdiği için ulusun tamamına hitap etme şansı kazandı.
Bugün Nike'ın spor gazetesi coverlarına adidas da tüm büyük ulusal gazetelere verdiği "3 Büyuk Forma, Tek Marka! " ilanıyla cevap verdi. Lokal olarak hazırlanan bu iş için Fenerbahçe'yi Semih , Galatasaray'ı Servet ,Beşiktaş'ı da Ferrari temsil ediyor..
Spor markaları için de gösteri başlıyor ; özellikle de iki dev nike ve adidas için..
Nike her sezon olduğu gibi yine sezonun ilk günü için medya planlamasını yapmış ve spor gazeteleri Fanatik ve Fotomaç'a cover olarak yeni kampanyasını çıkmış ;
" Farkı Sen Yarat "
En Son " V for Victory " kampanyasını yapmışlardı ,şimdi de " Make The Difference " .
Nike'ın pazarlama dili "ben merkezli" ve emir kipinde konuşan bir dil. Sürekli yap , et, dur ,git, gel, vur gibi sert mesajlar içeriyor , renkler karanlık ve kasvetli ,genel görünüş agresif ve savaşçı.. "Amansız Ol" gibi.. Bu kampanyada da aynı dil ve yine çok uzun epik bir metin kullanılmış. İlanın asıl amacı yeni kramponları promote etmek ve ön sayfadaki metin daha sonra arka sayfada yeni kramponun görseli ve ona ithaf edilmiş bir metinle devam ediyor. Ligin başladığı gün spor markalarının medya planlaları için en önemli gün.. Nike de spor gazetelerini kapatmış.
adidas ise Nike'tan farklı olarak lokal TV reklamları çekmeyen ve lokal assetlerini kullandığı işler yapmayan bir marka. Geçen yıla kadar Galatasaray ve Fenerbahçe'nin sponsoru olan ancak BJK ile çalışmayan adidas, bu sene Beşiktaş'ı da portföyüne katınca lig üzerinde büyük bir üstünlük sağladı ve 3 büyük takımı da biraraya getirdiği için ulusun tamamına hitap etme şansı kazandı.
Bugün Nike'ın spor gazetesi coverlarına adidas da tüm büyük ulusal gazetelere verdiği "3 Büyuk Forma, Tek Marka! " ilanıyla cevap verdi. Lokal olarak hazırlanan bu iş için Fenerbahçe'yi Semih , Galatasaray'ı Servet ,Beşiktaş'ı da Ferrari temsil ediyor..
2 Ağustos 2009 Pazar
Süper Kupa : Çubuklu vs Pençe
2009-2010 sezonunun ilk resmi maçı olan Süper Kupa Finali önümüzdeki sezon oldukça kaliteli ve çekişmeli bir lig izleyeceğimizin de ilk işaretiydi. Her iki takım da sezon başı olmasına rağmen hem taktik hem de fizik açıdan iyi mücadele etti ve oynadıkları seyir zevkş yüksek futbolla izleyenlere keyif verdi.
Fenerbahçe geçen seneden çok çok farklı. Bir defa sürekli oynamak istiyorlar. Wederson bile sürekli maçın içindeydi ve iyi bir maç çıkarttı desem heralde bu oynama isteğini anlatmış olurum. Alex 2 sene önceki gibi etkili, Guiza Fenerlilerin beklediği kadar etkili, Cristian Aurelio gibi ,Emre Belözoğlu belki de 6 yıldır ilk kez sağlıklı, güçlü ve önemini hissettiren bir oyun oynuyor. Bir tek defans biraz aksak..Önder - Bilica hiçbir zaman Lugano - Edu gibi değiller , olamazlar. Oraya bir çare gerek..
Beşiktaş da geçen seneden daha da organize. Yapılan takviyeler genelde yerinde ama orta sahada yaratıcı bir süperstarın eksikliği de bağırıyor. Öyle bir adam alırlarsa yine şampiyonluğun en güçlü adayı olmaya devam ederler , yoksa Fener ve Galatasaray'dan kadro olarak biraz eksikler. Tabii , kağıt üstündeki isimler de çok önemli değil ,oynatan da önemli , oyuncuların oynama isteği de , yönetimin rolü de..Beşiktaş, işin bu kısmında iyi olduğu için şampiyon oldu zaten..Yine en güvenilir yanı bu olacak..
Süper Kupa'da iki büyüğün sezon öncesi İstanbul'da karşılaşması da bana TSYD kupası günlerini hatırlattı. Tekrar düzenlense..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)