Ligimizin ilk yarısını da aslında iki yarı gibi yaşadık.
Geçen senenin acısını çıkartırcasına başlayan bir Galatasaray ve Fenerbahçe ilk 8 hafta ligi domine etti ve herkes şampiyonluk yarışı bitti , gerisine bakalım moduna girdi..
Sonra ne oldu?
Galatasaray salto yaomaya başladı önce , ezeli rakibi de aşağı kalır mı? İhtiyacı olanlara birer ikişer dağıtmaya başladı puanları. Yetmedi , 3 maç üstüste 3'er 3'er harcadı kredileri..
Herkes Beşiktaş'ın, Kayseri'nin, Bursa'nın çıkışlarını konuştu ama esas çıkış Yılmaz Vural'ın Kasımpaşa'sından geldi aslında..
Yukarıdaki puan durumu ligin son altı haftasına ait. Bu tabloda Galatasaray 5 , Fenerbahçe ise 10.sırada. Yılmaz Hoca'nın Kasımpaşa'sı ise ilk altı hafta sıfır çektikten sonra öyle bir tavan yapmış ki , son 11 haftada 33 puanın 20'sini almış ; son 6 haftada ise Kayserispor'un ardından 2.liğe yerleşmiş. Daha da önemlisi ilk 6 haftada 1 gol atabilen lacivert - beyazlılar, son 6 haftanın ligdeki en golcü takımı olmuş. Hem de tam 15 gol kaydederek. Bu 6 maçın kolay maçlar olduğunu da zannetmeyin , kendi sahalarında Trabzonspor'u ve Kadıköy'de Fenerbahçe'yi de 3'er golle uğurlamışlar..
Futbolumuzdan eksik olmasın diyeceğim adamlardan biri Yılmaz Vural, ama daha çok renkli kişiliği ile ön plan çıktığı için..Verdiği demeçler, maç sırasında oyuncularıyla kurduğu ilginç diyaloglarla..Büyük takımların başına geçme isteğini de sürekli açık açık dile getirse de, tavır ve sözleri sportif başarı ve teknik adamlik becerilerinin önüne geçtiği için bu tarz bir değerlendirmeye dahi alınmıyor. Bence alınmamalı da..
Yine de eksik olma YılmazPAŞA..
İmza : Gürsel Güvenç
23 Aralık 2009 Çarşamba
22 Aralık 2009 Salı
Futbolun Oskarları 2009 - En İyi Erkek Oyuncu Leo Messi
FIFA 2009 Yılının En İyi Oyuncusu Ödülleri dün akşam Zurih'de yapılan gala ile sahiplerini buldu.
2007'de Kaka , 2008'de Cristiano Ronaldo'nun ardından ikinci olan Lionel Messi , Barcelona ile katıldıkları 6 kupayı da kazandıkları 2009 senesinde toplamda kaydettiği 39 gol ve gösterdiği nanılmaz performansla 2009 yılında Oskarına kavuştu.
Bu senenin 5 adayı Kaka,C.Ronaldo,Xavi,İniesta ve Messi idi. Arjantinli, iki takım arkadaşını da geride bırakırken gönüllerin şampiyonu da Xavi-İniesta ikilisi oldu. Tek başlarına aday olup alamadıkları ödülü ikili olarak kesin alırlardı.
İşin en ilginç yanı ne biliyor musunuz ?
Bu 5 adayın Barcelona'dan olan 3'ü , Katalan ekibinin altyapısından yetişerek gelip Barcelona'da futbol hayatını sürdüren oyuncular. Messi de Xavi de İniesta da aynı akademiden çıkma. Yani, bir kulüp Dünyanın 2009 yılında en iyi 5 futbolcusundan 3'ünü kendi bünyesinde yetiştirmiş , astronomik paralar harcayıp başka bir takımdan transfer etmemiş..Sıfır maliyetle uzay mekiği sahibi olmak gibi birşey bu..Daha da Pedro'su, Krkic'i,Busquets'i geliyor ; Puyol'u, Valdes'i gidiyor..E bi de, nerdeyse 25 yıldır bu kulübün her kademesinde hizmet etmiş birisi de takımın başındaysa..
İşte, Barcelona'nın 6'lıyı tutturmasının sırrı da bu..
21 Aralık 2009 Pazartesi
Spor İkonu
Futbolcu veya sporcu çalışarak da olunur ;
Hayran kitlesi sahibi de olunur ; şan, şöhret, para da ;
Ama ikon olmak dünyanın bambaşka bir yerinde seninle karşılaşan bir çocuğun yüzüne bu ifadeyi verebilmektir.
Jabulani
Futbol topu - makosen..
Pek de iyi bir ikili sayılmazlar ama bu makosen bu topun PR'ını yapıyor..
FIFA 2010 Dünya Kupası'nın resmi maç topunun yani nam-ı diğer Jabulani..
FIFA ve UEFA'nın tüm organizasyonlarının maç topu tedarikçisi olan adidas'ın son marifetinin lansmanı da Dünya Kupası kura çekimi sırasında Güney Afrika'da yapıldı.
Başrol oyuncusu az önceki entry'nin de konu babası olan David Beckham..Ayakkabılar da O'nun ayağında..O'na adidas'ın CEO'su Herbert Hainer eşlik etmiş..
Jabulani, G.Afrika'da kullanılan 11 resmi dilden biri olan Zulu dilinde kutlama anlamına geliyor.
11 farklı rengin kullanıldığı adidas JABULANI, adidas’ın 11. Dünya Kupası topu olup, tasarımda kullanılan 11 farklı renk ise her takımdaki 11 oyuncuyu, Güney Afrika’da konuşulan 11 farklı dili ve Güney Afrika’yı Afrika kıtasının etnik çeşitliliği en yüksek ülkelerinden biri haline getiren 11 kabileyi temsil ediyor.
Tell The Girls That the Boy is Back In Town
Şampiyonlar Ligi kurası David Beckham'ı ayrıldığı 2003 yılından beri ilk kez Old Trafford'a götürüyor ;
Los Angeles Galaxy'de bu sezon final oynayan ancak MLS şampiyonluğunu kazanamayan David Beckham, ara transferde geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da AC Milan'a kiralık geliyor.
Milan'ın kurada Manchester United ile eşleşmesi de Beckham'a hoş bir tesadüf olmuş..Bakalım Sir Alex ile el sıkışmaları nasıl olacak ?
Fotolar da FIFA 2010 Dünya Kupası kura çekiminden ;
Beckham - Charlize Theron ikilisi..
Etiketler:
David Beckham,
Manchester United,
Milan,
Şampiyonlar Ligi
Düello - Mourinho vs Ancelotti
Şampiyonlar Ligi son 16 kura çekiminden Mourinho için yine düello çıktı..
Portekizli teknik adamın Chelsea ve Inter'in başındaki Şampiyonlar Ligi kuraları hep kendisi için bir hesaplaşma sayılabilecek eşleşmeler oluyor. Hangi takımda daha önce çalıştıysa o takımla eşleşiyor. Veya , hangi teknik adamla kişisel çekişme yaşamış , söz dalaşına girmişse yukarıdaki torbadan o takımı yolluyor Mourinho'ya..Chelsea'deyken iki kez eskiden tercüman olarak çalıştığı Barcelona'yı çekmişti ; Inter'deyken de Chelsea'nin başında sürekli demeç savaşı verdiği Sir Alex'in Manchester'ını..
Yine öyle oldu ; bu sefer de geçen yıl İtalya'da Milan'ın başındayken bolca sayfaları süslediği, polemikten boğulduğu Carlo Ancelotti çıktı Mourinho'ya sepetten..Hem de Inter'den önce çalıştırdığı Chelsea'nin başında..
Hem halef selef, hem de selef halefin eskisiyle..
Eheh , renkli adamsın be Mourinho..
Barcelona 6'lıyı Buldu
2009 senesine sığan tam altı kupa..
Zaten yarıştığın kulvar sayısı da altı..Hepsini kazanmışlar..
Pep Guardiola kariyerinin ilk yılında ömürlük cv yapmış..
Pedro , altyapıdan bu sene takıma çıkmış , kazanılan bu 6 kupanın tamamında gol kaydederek ayrı bir rekor kırmış.. Bir de bunu takımda sırasıyla Messi, Eto'o, İbrahimovic, Henry, Krkic gol ayakları olarak duruken yapmış..
Messi önce France Football'un yılın futbolcusu ödülünü kazanmış ;
Şimdi de FIFA Yılın Oyuncusu ödülünün en büyük adayı; toplam 5 adaydan da 3'ü Barca'dan..
Daha da yazıp uzatmaya gerek yok ;
Tarihin en büyük takımı oldular ; son imzayı atarlerken THY da onların yanındaydı..
Guardiola'nın arkasındaki ropörtaj panosu paha biçilir mi yaa?
Hakkı Abi, sen söyle..
Etiketler:
Barcelona,
FIFA,
Josep Guardiola,
Lionel Messi,
Pedro,
THY
18 Aralık 2009 Cuma
Every Team Needs a Jersey
Alman Milli Takım formasının mana ve önemine ithafen adidas'ın sitesinden bir futbol oyunu..Internet üzerinden oynanabilen en güzel futbol oyunu diyebilirim.
Strateji oyunu mantığında hazırlanmış , turn içinde hareket etme sistematiği ile oynanıyor.
Teaser da çok güzel , oyun da , tavsiye edilir.
http://www.adidas.com/campaigns/adidasdfb/content/?strcountry_adidascom=it
Bu linkten ulaşabilirsiniz..
14 Aralık 2009 Pazartesi
Feel Like A Star - Barca & THY
Yakın tarihimizin, belki de tüm tarihimizin en büyük sponsorluk anlaşmalarından biri ile ilgili de birkaç cümle yazmak gerek heralde.
UEFA Kupası'nda çeyrek finale çıkmışcasına sevindim veya Galatasaray Messi'yi almış gibi hissettim..
Çok gurur verici ; formasına tarih boyunca paralı hiçbir sponsor almayan ve sponsorluklarına çok titiz yaklaşan Barcelona'yı Türk Hava Yolları uçuracak artık..
Tam 9 milyon € bedelli ,3 senelik bir anlaşma yapıldı THY ile El Barca arasında..
Bu anlaşma ile THY , Barcelona'nın 5.ana sponsoru oldu.
İlk 4'ünden ikisi lokal(Catalan) markalar ; diğer ikisi(Nike ve Audi)ise globaller. Yani , dünyanın en iyi futbol takımına sponsor olabilen 3 global markadan birisi Türk Hava Yolları.
THY, bundan sonra Barcelona logosunu ve ismini iletişim çalışmalarında kullanma hakkına sahip olacak ,saha kenarı ve ropörtaj panolarında ise THY logosunu göreceğiz.
Buna karşılık, THY Barcelona'nın adı ve logosunu taşıyan bir Airbus ayıracak El Barca için ve Katalan takımını her yere bu uçakla taşıyacak.
Şampiyonlar Ligi Finali için gidecekleri memlekette uçaktan inerlerken çekilip bütün dünyada yayınlanacak görüntülerde bir Türk bayrağı da olacak..
Eheh , takım gönderemedik bir türlü o kadar yükseklere ; bari uçak gönderelim, biz milletçe onunla da avunuruz..
Bu, THY için çok büyük bir adım. Zaten, dünyada saygın bir adı var THY'nin ama Barcelona sponsorluğu da bunun üstüne bir imza gibi..
"Biz dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden biriyiz ; birincisi bile olabiliriz" demek bu aslında..
Emirates nasıl bu kadar büyüdü , nasıl dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden biri oldu biliyor muyuz? Peki Arsenal'in 7-8 yıl önce yaptığı yeni stadının isim sponsoru kim?
İşte , Emirates'i dünyanın tepesine taşıyan, marka bilinirliğini en yüksek seviyeye çıkartan bu sponsorluk stratejisiydi.
Bu yoldan giden THY'ye başarılar diyelim ; kazasız belasız uçuşlar diyelim..Aman ha! Ağzınızdan yel alsın..
Ortaklığın ilk uçuşu Dünya Kulüpler Kupası'na ; AbuDabi'ye idi..Sorunlu bir başlangıç oldu THY için..İspanyollar, kaşıkçı elmaslarını Türklere kaptırdıklarına çok da mutlu gözükmüyorlar , bürokratik sorunlar çıkarmışlar..
Ne ELmiş Be
Aşağıdaki iki resim arasındaki yedi farkı bulun desem..
İşte bir markaya,bir etkinliğe, bir oyuncuya sponsor olmak böyle riskli birşey..
Herşey toz pembe giderken ve markanızla özdeşleştirmek için yüzbinlerce dolar,bunun iletişimi için de ayrı bir yüzbinler harcadığınız ikonunuz sizi her yerde temsil ederken, bir anda hiç hesapta olmayan, sizin hiçbir şekilde müdahele alanınıza girmeyen bir konudan golü yiyiverirsiniz..
Vestel geliyor aklıma ; Süreyya Ayhan sponsorluğu..
Onca para harcandıktan ve sponsorluğun iletişimi her yerde bas bas yapıldıktan sonra ardarda patlamıştı skandallar..
Sonra yine Vestel ve bu sefer de Vestel Manisaspor'un sahasında yaşanan olaylar ve bu sponsorluktan da çekilme kararı almaları.
Galatasaray Cafe Crown'da yaşananlar da Cafe Crown markasını bayağı zorlamıştır. Bahis konusu Galatasaray olduğu için bir müdahele gelmedi ama Cafe Crown yetkilileri de oldukça zorlanmıştır olay sonrası..
Thierry Henry'nin İrlanda ile oynanan Dünya Kupası Play-Off maçındaki elle düzeltip gol asistini yaptığı pozisyonun ucu da Henry'nin sponsorlarından Gilette'i rahatsız etmiş belli ki..Küçük bir photoshop'la o "suçlu el" cebe sokuluvermiş..Topu tutmasına izin verilmemiş daha fazla..
İşte bir markaya,bir etkinliğe, bir oyuncuya sponsor olmak böyle riskli birşey..
Herşey toz pembe giderken ve markanızla özdeşleştirmek için yüzbinlerce dolar,bunun iletişimi için de ayrı bir yüzbinler harcadığınız ikonunuz sizi her yerde temsil ederken, bir anda hiç hesapta olmayan, sizin hiçbir şekilde müdahele alanınıza girmeyen bir konudan golü yiyiverirsiniz..
Vestel geliyor aklıma ; Süreyya Ayhan sponsorluğu..
Onca para harcandıktan ve sponsorluğun iletişimi her yerde bas bas yapıldıktan sonra ardarda patlamıştı skandallar..
Sonra yine Vestel ve bu sefer de Vestel Manisaspor'un sahasında yaşanan olaylar ve bu sponsorluktan da çekilme kararı almaları.
Galatasaray Cafe Crown'da yaşananlar da Cafe Crown markasını bayağı zorlamıştır. Bahis konusu Galatasaray olduğu için bir müdahele gelmedi ama Cafe Crown yetkilileri de oldukça zorlanmıştır olay sonrası..
Thierry Henry'nin İrlanda ile oynanan Dünya Kupası Play-Off maçındaki elle düzeltip gol asistini yaptığı pozisyonun ucu da Henry'nin sponsorlarından Gilette'i rahatsız etmiş belli ki..Küçük bir photoshop'la o "suçlu el" cebe sokuluvermiş..Topu tutmasına izin verilmemiş daha fazla..
13 Aralık 2009 Pazar
Sporcunun Zeki Çevik Ahlaklısı !
Bir ay içerisinde ;
Tweeter hesabında BJK maçından önce ezeli rakibi hakkında 8JK diyen ve ortamı geren ;
Gerdiği ortamadan kendisi etkilenip yan hakeme küfür eden ve kırmızı kart görüp takımın dağılmasına sebep olan ;
3 maç ceza alan ve cezayı sefaya dönüştürmek isterken gece alemlerinden çıkmayan ;
Alemin sabahı puslu kafasının ve aşırı hızın etkisiyle kaza yapıp ölümden dönen ;
Akşam gitiiği gece kulübü ve oradan çıkış saati ile ilgili Fenerbahçe Kulübü Yönetim Kurulu'na yalan söyleyen ve internet sitesinde açıklama yapan yönetimi yalancı durumuna düşüren ;
Adı kelepçeli Seks Skandalı'nda elebaşı olarak anılan ;
Ve son olarak da Avrupa'daki şike ve bahis skandalında adı elebaşı olarak anılan bir futbolcudan bahsediyoruz..
Gereği yapılmalı diyorum..
Tweeter hesabında BJK maçından önce ezeli rakibi hakkında 8JK diyen ve ortamı geren ;
Gerdiği ortamadan kendisi etkilenip yan hakeme küfür eden ve kırmızı kart görüp takımın dağılmasına sebep olan ;
3 maç ceza alan ve cezayı sefaya dönüştürmek isterken gece alemlerinden çıkmayan ;
Alemin sabahı puslu kafasının ve aşırı hızın etkisiyle kaza yapıp ölümden dönen ;
Akşam gitiiği gece kulübü ve oradan çıkış saati ile ilgili Fenerbahçe Kulübü Yönetim Kurulu'na yalan söyleyen ve internet sitesinde açıklama yapan yönetimi yalancı durumuna düşüren ;
Adı kelepçeli Seks Skandalı'nda elebaşı olarak anılan ;
Ve son olarak da Avrupa'daki şike ve bahis skandalında adı elebaşı olarak anılan bir futbolcudan bahsediyoruz..
Gereği yapılmalı diyorum..
26 Kasım 2009 Perşembe
Ordaydım - 1
Bir kez daha futbol tarihimizin en önemli gecelerinden birinde o an , orada olabilme şansını yakalayıp döndüm memlekete..
"Kutsal Gezi" diye yazmıştım , "Tarihi Geceyle" süslendi.
Old Trafford'dan kıymetli anlar bu blogda paylaşılacak tabii ki ama zafere dair ilk postu bu sabah 1 saatlik rötar sırasında Manchester Havalimanında okuduğum İngiliz manşetleriyle yapalım..
"The Sun" tabloid manşetini basmış ; "Besik Man of Europe"
Ferguson'un sahaya sürdüğü genç United'a Beşiktaş göndermeli " Basic " yakıştırması yapmış. " Avrupa'nın Sıradan Adamları"
Yukarıda Daily Telegraph var ; "Young Turks" vs "Turkish Champions" yapmışlar manşeti..Onlardan da Manchester'lı gençlere Hindi yollu bir taş gelmiş..
Çok keyifli böyle tarihi gazeteleri orada okumak, saklamak , onlarca yıl saklamak..
23 Kasım 2009 Pazartesi
Kutsal Gezi - Old Trafford
Yarın sabah Manchester Utd.-Beşiktaş maçını yerinde seyretmek üzere Manchester'a gidiyorum ;
Burada benim için gizli özne Old Trafford.
Beşiktaş taraftarı olmadığım için maçın heyecanı değil ilk planda yaşadığım , o muhteşem futbol mabedinde bir Manchester United maçı seyredecek olmak.
1999 senesinde babamla Chelsea-Galatasaray maçına gitmiştim Stanford Bridge'e. Sonrasında UEFA Kupası'nı kazanacağımız senenin Şampiyonlar Ligi grup maçına.. Maçı 1-0 kaybetmiştik. Maçtan saatler öncesinde stadın etrafındaki pub'larla dolu bölgede toplanan Chelsea taraftarları alkolün limitlerini zorlayarak saatlerce orada takılıyor ve maça beş dakika kala topluca stada giriyorlar. Yani, maçın başlamasına 5 dakika kala tribünler bomboş , santrayla tıklım tıklım..
Şimdi bu tecrübenin de bir boy büyüğü olacak ; Old Trafford - Manchester United..
102
Bu yukarıdaki sayı çok ilginç bir istatistiğin ifadesi aslında..
Fenerbahçe'nin son 3 sezonda kaybettiği toplam puan sayısı 102..
102'yi başka nasıl anlatsak ;
Turkcell Süper Lig'de 18 takım var ; senede 34 maç eder , her kaybettiğin maç için 3 puan kaybetme hesabını yaparsak 102 puan kaybetmek 34 maç kaybetmek demek..
İlginç değil mi ; bütçesi dünyada 22.sırada yer alan , Türkiye Ligi'ndeki ezeli rakipleri hariç diğer takımların 8 - 10 katı değerindeki Fenerbahçe 3 sezonda koskoca 1 sezonu mağlup geçiriyor.
Bu istatistiğin Galatasaray'ı da Beşiktaş'ını da bulup sizinle paylaşacağım ama bundan çok farklı olmayacaktır.
Buradan çıkarılması gereken de , büyüklerin transfer politikalarındaki yanlışlıklar ve boş yere harcananın milli servet olduğudur.
18 Kasım 2009 Çarşamba
Casper Ersan
Ersan İlyasova Milli Takım'ın da Avrupa Şampiyonası'nda en iyi performans gösteren oyuncularından biriydi.
Sakin gözüken , çok da ön plana çıkmayan bir yapısı var gibi duruyor. Sahada gösterdiği performans kadar saha dışı faaliyetlerde , imaj ve reklam çalışmalarında , PR aktivitelerinde başarılı veya aktif de gözükmüyordu..
Bu sezon başında tekrar maceraya atıldı ve NBA'de şansını bir kez daha denemeye gitti. 10. maçlara gelinirken de kalıcı olacağının ve başarılı bir NBA kariyerinin kendisini beklediğinin sinyallerini yine sahada vermeye başladı bile..
Ya saha dışı ?
Evet , Ersan da NBA yıldızı olduğu için bir markanın yüzü olması adına tonlarca para ödenen, ancak kampanyanın bütün bütçesi kendisine harcandığı için başka hiçbir stratejik veya kreatif çalışma yapılmayan saçma sapan , hatta dalga geçilesi hallere düşen reklam mağdurları arasında yerini aldı. (And the oscar goes to Mehmet Okur , Dimes ; runner up Hido Turkoğlu, 3G )
Bu sefer marka teknoloji markası ,Casper..
Ürün Casper Nirvana ; dünyanın en hızlı işlemci teknolojisiyle donatılmış bilgisayarı..Ersan bölünerek çoğalıyor reklamda ; amip gibi..
Bu Casper bunu hep yapıyor ya ; aklıma gelenler Kenan Sofuoğlu ve Semih Şentürk'ü de bölüp çoğaltmışlardı ; ne kafası acaba bu ?
Ha, bu arada daha da majör bir hata var ; ürün Casper , işlemci İntel',in. Casper reklamında neredeyse Intel'in reklamını yapıyor ; orası da tartışılır..Yani , nerden tutsan elinde kalan bir kampanya çalışması ve üç kuruş için bunca karizmasını çizdiren , imajını değerini düşüren mağdur bir NBA yıldızı..
Ya Ersancım , hiç mi bakmıyosunuz oralardaki arkadaşların nasıl işlerde yer aldıklarına ?
Etiketler:
Casper,
Ersan İlyasova,
reklam,
sportif pazarlama
17 Kasım 2009 Salı
Üç Direk Arası Yalnızlık
"Football must not be everything in life ... Think not only of glory. Think about what is in a person, about doubts and weaknesses."
"Robert Enke will never come back to this stadium, the place where he conquered our hearts."
Club President Martin Kind
"Robert Enke will never again come to this stadium, the place where he conquered our hearts"
Yankees Broadway'de
Amerikalılar'ın tutkularından biri beyzbol, tam onların eğlence mantığına da uygun..
Oyun içerisindeki upuzun duraklamalar; sahada ve TV'de yer alan sonsuz reklam alanları ve tamamen ailecek akşam eğlencesi mantığında tasarlanmış , uzun , yavaş , izlemesi kolay bir oyun..
Böylesi bir spordan tüm dünyaya marka olmuş takımlar çıkarmak, neredeyse dünyanın her yerinden insanların kafasındaki şapkalara logonu basmak da ayrıca tartışılması gereken bir durum. Bu apayrı bir yazı konusu olur ama merchandising olayı bir başka gelişmiş Amerika'da. Üniversitelerin bile logoları global anlamda seviliyor ve biliniyor, bu logoları taşıyan ürünler satılıyor.
İşte New York Yankees beyzbol takımı da böyle bir marka ;
Dünyanın gözdesi New York'un dünyaca ünlü iki takımından biri ; veya daha doğrusu iki franchisee'sinden ; New York Knicks ve New York Yankees..
Veya Knicks ve Yankess..
New York'la ilgili , orada geçen veya New York'a iliştirilmiş yüzlerce filmde bahsi geçen Yankees tam 9 yıldır süren şampiyonluk hasretine dün akşam Philadelphia ile oynadığı Dünya Şampiyonluğu maçını kazanarak son verdi.
Sonra bildiğimiz halkın zaferi sokaklara dökülerek kutlamasının , bilmediğimiz medeni bir versiyonu vardı New York'ta..
Mekanlar Times Square , Broadway , Canyon of Heroes..
Oyuncular Hideki Matsui , Alex Rodriguez..
Film ; An Autumun in New York..
16 Kasım 2009 Pazartesi
Hangi Bayan Taraftarlardan Bahsediyorduk ?
Neredeyse tüm yorumcuların,yöneticilerin , spor kamuoyunun hep ağzındadır aynı klişe ;
Bayan taraftarlar maça gelsin..
Bu bayan taraftarlardan olacaksa gelecekler belki de gelmesin mi?
Anlaşma gereği rakip takım taraftarlarının her iki maça da alınmayacağı bir ortamda , ev sahibi takımın sponsorunun misafir biletiyle 8.000 tane ezeli rakibini ezme isteğiyle yanıp tutuşan adamın içine giden ;
Maç boyunca rengini hayasızca belli eden, bayanlığıne güvenip Galatasaray taraftarlarını tahrik eden böylesi kadınlar varsa lütfen gelmesin ;
8.000 intikam ateşiyle yanan adama orta parmak gösterme cesareti olanlar gelmesin (benim yok mesela )
Bundan 3 ay önce de Efes Pilsen maçında bu sefer ev sahibiyken rakibin benchinde oyuncu dövülmesi olayında aktif rol oynayan bayan taraftarlardansa lütfen gelmesinler..(nasıl oynayabildiğini de ayrıca merak ediyorum)
Gelmesinler , sosyalleşmeyelim gerek yok Bilgin Abi..
12 Kasım 2009 Perşembe
Robert Enke - Helal Ediyoruz
Değer bilmeyen bir milletiz , sabrımız yok..
Bu değerli adam da bizim sabırsızlığımızın kurbanı olmuş bir adam. Seçilip buraya getirildikten sonra topu topu 3 maç dayanabilmişti Fenerbahçe camiası O'na..
Sonra her zamanki hikaye ;
Enke Fenerbahçe'de başarılı olamaz ; kaleci bile değildir , kim getirmiştir bunu?
Enke Almanya'ya döner , sekteye uğrayan kariyerini toparlamaya çalışmakla geçer bir süre..
Aradan geçen zaman O'nun lehine çalışır , önce Almanya'da yılın kalecisi seçilir , sonra da Almanya Milli Takımının file bekçisi olmayı başarır; toparlamıştır kendisini..
Ama, şanssızlıklar peşini bırakmaz..
Küçük kızını seyrek görülen bir kalp rahatsızlığından dolayı kaybeder..
Bu, O'nun için de sonun başlangıcı olmuştur...Daha fazla savaşacak gücü yoktur;
Kendini bir trenin altına gömer..
Almanya Enke'ye ağlıyor ; biz de ağlamalıyız..Zamanında kıymetini bilmediğimiz tüm insanlara..
Kaçıncı Dünya Ülkesi
Bir süredir Türkiye'nin başkenti , bürokrasinin merkezi Ankara'da yaşananlar , futbol adına, daha da önemlisi ülkem adına utançtan yerin dibine girmemiz gereken , bir yabancı duymasın da bu haberler yayılmasın diye dualar etmemiz gereken bir durum..
Ne diyeceğimi bile bilemiyorum..
Bir belediye başkanı düşünün ; kendi partisinin Başbakan olan lideri bile yıllar içinde edindiği güçten korkup koltuktan indiremiyor ;
Aynı başkan belediyecilikten yeterince sıkılmış olacak , gidip futbola bulaşıyor..
Ankara halkının vergilerini bir kulübe aktarıyor, kulübü transit Süper Lig'e çıkarıyor ;
Daha bıyıkları yeni çıkmış küçük oğluna oyuncak olarak futbol takımı hediye ediyor ;
Milyonlarca Euro halkın parasını takıma harcayıp, hem Ankara içerisinde hem de ligin diğer takımlarıyla arasında eşitsizlik yaratıyor ;
Sonra , oğlan oyuncağından sıkılmaya başlıyor ;
Devlet, yasa, kural tanımaz ya bu kişiler ; bu oyuncağı kırıp yenisini istiyor ufaklık..
Baba da oğlunu kırmıyor ; kementi bu sefer başka bir oyuncağa atıyor ; oğluna Ankaragücü hediye ediyor.
TFF garip bir yaptırım uyguluyor ; yeni oyuncağı küçük oğlana kar kalıyor ;
O da ne yapıyor ; eline yüzüne bulaştırıyor ;
45 tane oyuncuyu bir takıma topluyor , takım takımlıktan çıkıyor ;
Buraya kadar bile mide bulandırıcı hale gelmedi amaaaa ;
Dün yaşananlar artık insanı çileden çıkarıyor ;
5 aydır parasız çalışan , kaos içindeki bu takımdan birşeyler çıkarmaya uğraşan Teknik Direktör Hikmet Karaman'ı da sevmeyen küçük oğlan ve babası bu sefer O'nu yıldırmanın yollarını arıyor ; hocanın arkasından oyuncuları tehdit edip O'nun koyduğu antreman saatini değiştiriyor ; oyuncularla hocayı karşı karşıya getirmeye , hocayı yıldırmaya, sindirmeye çalışıyor ;
Hikmet Karaman'ın takıma kattığı oyuncuların otel paralarını ödemeyip otellere tebligat çıkartıp Vassell gibi Ankaragücü'ne gelmesi lütuf olan bir dünya yıldızını da sokakta bırakıyor ;
Bu da mı kar kalacak ?
Aman derim..
5 Kasım 2009 Perşembe
Dakika 90 - Liverpool için Yolun Sonu Mu ?
Maç başlarken ilgimi ilk çeken Liverpool'un göğüs reklamı olmayan formalarıydı. Reklamsız forma çok nostaljik gözüküyor ama nedenini de merak ettim. Liverpool'un forma sponsoru önümüzdeki sezon için değişiyor ama bu maçta niye yoktu anlayamadım. Bu arada Lyon da reklamsız formayla sahadaydı ,bu maça özel reklam yasağı mı var, nedir ?
Liverpool son 10 yılda kimseden bu yıl Lyon'dan çektiğini çekmedi Şampiyonlar Ligi'nde..
3.maç gününde Anfield'de 1-0 önde girdikleri ilk yarının ardından kabus gibi bir son 20 dakikanın sonunda 90+ 'da yedikleri golle 2-1 mağlup olmuşlardı. Bu maçın üstüne 4.maçlar Liverpool için hayati önem taşıyordu.
Lyon 7 , Fiorentina 6 , Liverpool 3 puanla 4.maçlara çıktı ;
Liverpool kazanamazsa Kaf Dağı'nın ardına gidecek gruptan çıkma şansını 87.dakikada Babbel'in attığı şahane golle yeryüzüne indirmişti ; nasıl da rahatlamıştı Benitez..
Sonra iki kez üstüste olmayacak şey oldu ;
90. dakika yeşeren umutları bu kez de Lisandro sararttı..
Lyon 10 , Fiorentina 9 , Liverpool 4 oldu 5.maçlardan önce..
Fiorentina Lyon'u yenerse ; Liverpool Galatasaray'la Fenerbahçe'nin Avrupa Ligi'nde rakibi olacak.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)